Salih Kılınç

Salih Kılınç

Sevgi ile hazırladığı yemekler Arif Ustayı meşhur etti

Pideci Arif adını duyarım. Kendisi ile tanışmak ve işyerinde bir şeyler yemek hiç nasip olmamıştı. Geçenlerde yolum düştü gittim. Uşaklıların; “Maliye arkası” diye tanımladığı Tiritoğlu Parkı’ndan batıya doğru giden Acun Sokak ile Dedehasan Sokak’ın kesiştiği noktada çift cepheli, 2 katlı bol ışık alan, 200 kişilik ferah bir mekân. İç tasarımları da çok hoş.

İçeri girdiğimde tanıdık bir sima olan Hakkı Aydoğdu Bey karşıladı. Meğer Pideci Arif Ustanın babasıymış. Oğlu Arif Usta bir üst kattaymış. Yukarı çıkıp Ünlü Arif Usta ile de nihayet tanıştık.

Arif Aydoğdu (32), Ulubey ilçesine bağlı Kışla köyündenmiş. Genç, güler yüzlü sevimli bir arkadaş. Arif Usta ortaokulu bitirdikten sonra garsonluk yaparak çalışma hayatına hızlı bir giriş yapmış. 15 yaşından itibaren pidecilik üzerine kendini eğitip ustalaşmış.

Askerden gelince kendi işyerini açan Arif Usta, 4 yıl kadar pideci olarak çalıştıktan sonra kısa bir dönem restoran çalıştırmış. Şimdilerde 6 yıl önce Kurtuluş Mahallesi Dedehasan Sokak No:14/C de ki içerisinde bulunduğumuz kebap ve pide salonunu açmış ve halen burada sanatını tüm Uşak halkına sergiliyor.

Arif Aydoğdu, sosyal yönden de çok aktif. Çeşitli hayır kurumları için yaptığı yardımlar, sporcuların karnını doyurması, işyerinde bana gururla gösterdiği plaket ve ödülleri almasına neden olmuş. Genç Usta; “Hayırda hayır vardır. Hayır işlemek bereket getirir” felsefesi ile hareket ettiğini söylüyor.

Ünü, Uşak dışına da taşan Arif Usta; “Uşak’a gelen birçok ünlü benim kebabım ve pidelerimden yemeden gitmez diye öğünüyor. Duvarın biri mekânını tercih eden ünlülerle çektirdiği fotoğraflarla dolu.

Biz sohbet ederken müşteriler, yavaş yavaş masaları dolduruyor. Yan masada genç bir adam bir kız, bir oğlan 2 küçük çocuk ve bir Beyefendi iştahla yemeklerini yemekte. Arif Ustanın yemeklerinden memnun olup olmadıklarını ve yemekleri lezzetli bulup bulmadıklarını soruyorum.

Ercan Er adlı Beyefendi Avusturalya’nın Sydney kentinde yasadıklarını, İzin dönemlerinde her yıl memleketleri Uşak’a geldiklerini söylüyor. Ercan Bey, “Uşak’a her gelişimizde Arif Bey’in kebapları ve pidelerini yemeden Uşak’tan gitmeyiz. Bugünde hanım ve kızım alışverişe çıkınca damadım ve 2 torunumla Arif Usta’nın İskender kebabını yemek için geldik. Gerçekten yemekleri çok leziz. Mekân temiz ve ferah, tam bir aile mekânı” şeklinde memnuniyetini dile getirdi.

İskender kebabının ünü pidelerini geçmiş

Ercan Bey’in bunca övgüsünün ardından benim yutkunmaya başladığımı gören adı gibi Arif Usta, hemen genç ve güler yüzlü personeline masayı donatmalarını ve bir buçuk İskender kebap getirmeleri talimatını verdi.

“Ön ikram” dedikleri; keşkek, çiğ köfte, turşu ve salata gibi görünümü güzel ve tadı enfes yiyeceklerle masam bir anda donatıldı. Arif Usta bu yiyeceklerin ikram olarak tüm müşterilere sunulduğunu ve ücretsiz olduğunu söyledi.

Bu güzel ön ikramları bitiremeden bir buçuk İskender kebabım da geldi. Közlenmiş domatesi ve yeşilbiberi, beyaz yoğurdu, Arif Usta’ya has sosu ve minik minik doğranmış tırnaklı pidesi ile tabağın görüntüsü, Gala Pide ’de yemeklerin ne kadar titiz bir şekilde hazırlandığının kanıtı gibi duruyordu.

Kebabımın eti ne az pişmiş, ne de çok pişmiş, rengi ve kokusuyla baş döndürücü bir görünümdeydi. Et lokum gibiydi. Lezzetini daha iyi alabilmek için ağzımda birkaç kez çevirerek çiğnedikten sonra mideme indirdim.

“Yemeklerimizi sevgi ve özenle hazırlıyoruz”

Kebap ve diğer yemeklerinin bu kadar lezzetli olmasının sırını sorduğumda Arif Usta; “Ben ve çalışanlarım, müşteriye sunduğumuz her yemeğe önce sevgimizi katarız. Lezzetli bir yemek sadece mutfakta hazırlanmaz. Örneğin, kebap ev pidelerimizde kullanacağımız eti temin etmek için dana veya diğer hayvanları özenle seçer, mezbahaya götürürüz. Mezbahadan aldığımız kesilmiş etleri yine özenle işler, sonra da pişirilmeye hazır hale getiririz. Bu yüzden müşterilerimizi bizi tercih eder ve konuklarının karnını burada doyurur.

İnanır mısınız? Burada günde en az 60 kilo et işliyor ve satıyoruz. En çok sattığımız ürünümüz de yemiş olduğunuz İskender kebaptır. İşte bu kadar ihtimam ve sevgi ile hazırladığımız yemeklerimiz, işimize duyduğumuz saygı ve disiplinimiz, Uşaklıların en çok tercih ettiği kebapçı ve pideci olmamızı sağladı. Müşterilerimizin damak zevki ve sağlığı bizim için paradan çok önce gelir” dedi.

Lezzetli yemeklerin sırrını Arif Usta’ya itiraf ettirdim

Arif Usta keşkeği Uşak usulü pişirdiklerini, bütün ürünlerine, 12 saat pişirdiği kaval kemiği suyu koyduğunu, bununda yemeklerine ayrı bir lezzet kattığını kulağıma fısıldayıveriyor.

Her zaman baş tacı müşterilerinin sağlını önemsediğini söyleyen Arif Usta; “Kaval kemiği suyu hem yemeğe lezzet katar, hem de şifadır dağıtır” diyor.

Ben ücretsiz ön ikramlar ve bir buçuk İskender kebabı ile tıka basa doydum. Pidelerin hiç tadına bakamadım. Sadece pideler olsa yine iyi. Daha; çorbaları var, pizzası var, lahmacunu var. Dürümü var, şiş kebabı var. İçil köftesi var, çiy köftesi var. Yanlarında da ayranından kolasına, gazozundan şalgam suyuna kadar buz gibi içecekler de mevcut.

“Tatlılardan ne verelim Abime?”

Genç ve güler yüzlü bir çalışan bana soruyor. İlahi, tatlı yiyecek halim mi kaldı? Teşekkür ederek tatlı istemediğimi belirttim. Yine de merakımdan tatlı çeşitlerini sordum.

Genç çocuk; “Baklava, künefe katmer, sufle” gibi yarısını unuttuğum birçok tatlı ismi saydı.

Sohbetin sonlarına geldiğimizde Arif Usta; “Salih Ağabey, bu 200 kişilik salonumuzda toplu ve özel günlerde yemek gibi toplu organizasyonlarda da sağ olsun Uşaklılar bizi çok tercih ediyor” dedi.

En kısa zamanda Arif Ustanın yerine tekrar gidip pidelerinden ve tatlılarından da tatmak istiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi