Hidayet KIRAN

Hidayet KIRAN

Atlı Cirit Sporu için acil önemler alınmalı

Bildiğiniz gibi atlı cirit yaparken 19 yaşında gencecik bir fidanımız, başka bir atlı ile çarpışarak devrilen atının altında kaldı ve 7 gün sonra can verdi.

Hasan Sarol evladımızın bu sporu yaparken can vermesi, cirit oyunlarında güvenlik sorununu gündeme getirdi. Çok anladığım bir spor değil. Ama zaman zaman atlı cirit sporu yaparken üzücü ve ölümlü olaylarının yaşandığını duyuyoruz.

Sanırım Hasan Sarol evladımız Mende köyünde resmi olmayan bir cirit müsabakasında ya da antrenmanında yaşamını yitirdi. O gün bir başka yerde resmi cirit müsabakaları olduğu söyleniyor.

Cirit, bir diğer deyimle Çavgan, Türklerin yüzyıllardan beri oynadıkları bir ata oyunudur.

Alparslan'la beraber Anadolu'ya girmiş olan cirit daha sonra Avrupa'ya ve Arabistan ülkelerine sıçramıştır. 17. yüzyılda Fransa'da, Almanya'da ve diğer ülkelerde de Cirit Oyunu yayılmıştır.

16. yüzyılda Osmanlı Türkleri tarafından bir Savaş Oyunu olarak kabul edildi. 19. yüzyılda bütün Osmanlı ülkesi ve saraylarının en büyük gösteri sporu ve oyunu oldu. Cirit, aynı zaman tehlikeli bir oyun olduğundan 1826 yılında II. Mahmut tarafından yasak edildi. Fakat daha sonra yine Osmanlı ülkesinin başta gelen meydan ve savaş oyunu olarak her tarafa yayıldı.

Cirit Oyunu, daha 40-50 yıl öncesine değin Anadolu'da yaygın bir oyun olduğu halde son yıllarda sadece Uşak, Balıkesir, Söğüt, Konya, Kars, Erzurum ve Bayburt yörelerinde yaşamaya devam etti. 20-25 yıldan beri Konya ve Balıkesir'de tarihe karıştı.

Bildiğim kadarıyla cirit Oyununda iki takım bulunur. Bu takımlar 70 ilâ 120 metre genişliğindeki bir alanda karşılıklı olarak alanın en gerisinde 5'şar, 6'er veya 7'şer kişi olarak dizilirler. Ciritçiler bölgesel giyimleriyle atlarına biner. Sağ ellerine atacakları ilk ciridi, diğer ellerine de yedek ve kamçı alırlar. İki tarafın birinden bir atlı öne fırlar, karşı dizinin önüne 30-40 metre kadar yaklaşır. alay durağındaki rakip takım oyuncularından birine Sağ elindeki ciridi savurur, sonra geri döner, atını kendi dizisine doğru mahmuzlar. Karşı tarafın oyuncusu hızla onu takip eder, elindeki ciridi geri dönüp kaçan karşı taraf elemanına fırlatır. Bu kez ilk oyuncunun çıktığı sıradan diğer bir ciritçi onu karşılar. İkinci diziden çıkan, sırasındaki yerini almak için süratle yerine dönmeye çalışır. Bu defa rakibi onu kovalar ve ciridini atar.

CİRİT OYUNU YASAKLANSIN MI?

“Cirit oyunu yasaklansın” demek ve bunu en çok cirit kulübünün bulunduğu ciridin başkenti Uşak’ta söylemek mümkün değil.

Tabi ki yasaklanmasın. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki; “Hiçbir şey bir insan yaşamından değerli değildir”

Tabi bir de cirit oyununda en önemli rolü oynayan atlarında sağlığını ve can güvenliğini düşünmek gerekiyor.

Naçizane önerim: Atlı Cirit oyunu her ne kadar geleneksel giysilerle oynanıyorsa da ne bileyim, en azından binicilerin kafasına kask takma zorunluluğu getirilsin.

Vücutlarını cirit darbelerinden korumak ve attan düştüklerinde ezilmelerini önlemek için polislerin giydiği çelik yelek misal bir takım koruyucu giysi ve aletlerle donatılsın.

Adı üzerinde atlı cirit sporu bir savaş oyunu. Tarih kitaplarında, tarihi filmlerde görüyoruz. Atalarımız, düşmanla savaşırken başında mihver, göğüslerinde zırh ve daha birçok koruyucu giysi ve aksesuar kullanmıştır.

Keza atlarda bile başlık, çelik fileye benzer bir takım koruyucu unsurlar kullanıldığına şahit oluyoruz.

Bu önlemler alınsın ki; gencecik çocuklarımız boş yere yaşamını yitirmesin. Bu mübarek Ramazan ayında SAROL ailesinin yaşadığı acıyı düşünmek bile istemiyorum.

Evladımıza Allah’tan rahmet, başta acılı ailesi ve tüm sevenlerine Yüce Allah’tan sabırlar diliyorum.

Ayrıca bana göre; bir başka tehlike de atlı cirit sporu ile uğraşan insanlarımızda ölüm oranı arttıkça gelecek nesiller bu spordan soğuyacak ve atlı cirit sporu yok olacaktır.

Tek dileğim bu sporda güvenlik önlemleri artırılsın. Gayri resmi müsabakalar yapılmasın ve antrenmanlar bile uzman kişiler gözetiminde gerekli güvenlik önlemleri alınarak yapılsın.

Hasan Sarol’lar hayatının baharında göçüp gitmesin…

Türk Polisi sen dünya durdukça çok yaşa…

İçerisinde bulunduğumuz 4-10 Nisan tarihleri arasında Türk Polis Teşkilatının kuruluşunun 177. Yılını kutlamaktayız. 10 Nisan 1845 te kurulan Polis Teşkilatı, Emniyet ve Güvenliğin sembolü olmuştur.

Bugün Uşak’ta ve ülkemizde huzur ve güven içerisinde yaşayabiliyorsak; bu, kısıtlı şartlarda hizmet veren polisimizin özverisindendir.

Bu anlamlı haftada; başta Uşak Emniyet Müdürü Sayın Mesut Gezer ve Uşak Polis Teşkilatı olmak üzere tüm Türk Polis Teşkilatının bu anlamlı haftası ve gününü içtenlikle kutlarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hidayet KIRAN Arşivi