Salih Kılınç

Salih Kılınç

Uşak’ın corona virüsü öldürmüyor ama süründürüyor

Corona virüsü salgını tüm dünyanın kâbusu olmaya devam ediyor. Bu yazı kaleme alındığı esnada dünya genelinde salgın nedeniyle ölü sayısı 7 bin sınırına ulaşırken vaka sayısı ise 170 bin sınırına kadar dayandığı açıklanmıştı.

Bununla birlikte Türkiye’de de vaka sayısı ile ilgili geçtiğimiz akşam Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından 18 kişi olarak açıklandı. Dilerim Allah’tan insanlık bu beladan bir an önce kurtulsun da rahat bir nefes alalım.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir yazımda, corona virüs tehlikesini bertaraf etmek için Uşak’ta ne gibi önlemler alındığını sormuştum. Bu süreçte alınan tedbirler beni ve birçok Uşaklıyı tatmin edecek düzeyde olduğunu birçok hemşerimle birlikte tespit ettim ve çok memnun oldum.

Bu konuda başta Uşak Valisi Sayın Funda Kocabıyık ve Uşak Belediye Başkanı Sayın Mehmet Çakın’a tüm samimiyetimle teşekkür ederim.

Hasseten teşekkür etmek istediğim birisi ve ekibi var ki; O da İl Sağlık Müdürü Sayın Dr. Sedat Kavas ve Uşaklı sağlık çalışanlarıdır. Kendi canları pahasına canla başla çalışmakta, olayı sıradan bir görev olarak ele almayıp, kamuoyunun can güvenliği ve sağlığı olarak değerlendirmekte ve buna göre hareket etmektedir.

Sayın Kavas, yaklaşık 3 yıldır bana göre çok güzel işler başarmıştır. Ancak, önce kamu hastaneleri birliği, Sağlık Müdürlüğü, üniversite hastanesi mi devlet hastanesi mi gibi sırf siyasetçilerin kaprisleri uğruna bitmek bilmeyen bir kaotik ortamda çok da başarılı olmuştur. Uşak halkı olarak daha kaliteli bir sağlık hizmeti istiyorsak, siyasetçilerin sağlıktan bir an önce elini ayağını çekmelerini sağlamamız gerekir diye düşünüyorum.

Gelelim Uşak’ın öldürmeyip süründüren corona virisüne…

Lafı lastik gibi uzatıp evelemeye gevelemeye hiç gerek yok. En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Uşak’ın corona virüsü UMPAŞ Holding olmuştur.

Bir geçiş döneminin yaşandığı 1990 lı yılların başında İslami sermayeli holdingler mantar gibi birden çoğalmaya başlamış, “Faiz geliri olmadan kar ve zarara ortak” sloganı ile inançlı insanların duygularını sömürerek para toplamaya başlamışlardı.

Konya’da Kombasan Holding, Sayaha Holding, Yozgat’ta Yimpaş Holding, İhlas Yatırım ve Uşak’ta UMPAŞ Holding gibi yurt genelinde 76 şirket faizsiz kazanç istemi ile para toplamaya başlamıştı.

Hiçbir değeri olmayan ve üzerinde “Ben senden 10 bin Mark aldım” yazan kağıtlar dağıtarak özellikle yurt dışında çalışan inançlı emekçilerin paralarını kapmıştı. Daha sonra Sermaye Piyasası Kurulu’nun incelemeye aldığı 76 İslami holdingin çoğunun ‘tabela şirketi’ olduğu ortaya çıktı. SPK, 40’ın üzerinde şirketin kağıt üzerinde kaldığını saptadı. Bu şirketlerin tamamı da birkaç yıl içerisinde tarih oldu gitti.

UMPAŞ, ilk yatırımını plastik sektörüne yapmış, Uşak Tekstil OSB’de bir plastik ambalaj fabrikası kurarak burada naylon poşet üretimine başlamıştı. (Hatta adı da buradan gelir: Uşak Mizan Plastik Anonim Şirketi)

Sonra, dönemin belediye Başkanı Sayın Erhan Akçay’ın belediye iktisadi kuruluşu olan TANSA’ları özelleştirmesi ile UMPAŞ Avmler, benzin istasyonları, inşaatlar, arsalar ve son olarak önce UMPAŞ Seramik daha sonra Seranova Seramik ve yer karoları adı altında karo ve fayans üretimi işlerine girdi.

Bu arada kar payı verme günü geldiğinde para topladığı insanlara “Aman durun. Şimdi yatırım yapıyoruz. Bu yatırım bitince ortaklık payınız daha çok artacak” diyerek 5 kuruş vermeden sermayedarlarını oyaladı durdu. 5 kuruş de vermedi.

UMPAŞ Holdinge güvenip para yatıran birçok insan mahvoldu. Paralarını 3 kuruş artırma hevesine düşen birçok gariban evini, arabasını hatta servetini kaybetti. İntihar girişiminde bulunanlar bile olduğunu hatırlarım.

Bu arada 2003 den bu yana AKP’nin Türk siyasetinde tek tabanca olması ile UMPAŞ Holding yöneticileri siyasette de aktif olarak yer almaya başladı. UMPAŞ Holding yöneticileri arasından il başkanı, ilçe başkanı, parti yöneticileri, belediye meclisi ve il genel meclisi üyeleri olan çok sayıda isim mevcuttur.

Holding, çeşitli siyasi manevra ve ayak oyunları ile ayakta kalmayı başarmış, buna mukabil, kar payı vaat ettiği ortaklarının ocaklarını söndürme pahasına ayakta kalmayı başarmıştır.

‘SUYA DÜŞTÜ GÜLÜMÜZ ÖTMÜYOR BÜLBÜLÜMÜZ’

Ancak deniz bitmiş kara görünmüştür. “Sipariş yetiştiremiyoruz” diye hava attıkları seramik ve karo fabrikaları da gümlemiş, fabrikalar, arsalar doğalgaz ve elektrik ücretlerini ödeyebilmek için yok pahasına elden çıkarılmıştır.

Sayıları üç yüzü geçen emekçilerin pek çoğu hak ettikleri maaş ve tazminatlarını alamadan kapı önüne konmuştur. Bitmek bilmeyen bir adli süreç, diğer alacaklılardan sıra gelirse haklarını alabilecek olan emekçiler, bir yandan iş ararken bir yandan da çoluk çocuğunu doyurmanın ve okutup adam etmenin derdine düşmüştür.

Bu yazımda UMPAŞ Holdingi konu etmemin nedeni, çalışıp ve üretmekten başka hiçbir suçu olmayan ve ödülünü işsiz kalmakla alan emekçilerdir.

Eyyyy! AKP Hükümeti

UMPAŞ Holdinge el atmanın zamanı gelmiştir. Her zaman seni destekleyen bu holdingin yöneticilerinin ihtirası, helali ve haramı ayırt edemeyen kötü yönetimleri yüzünden batmıştır. Ortağı olan binlerce Uşaklı Müslüman’ın emeği çarçur edilmiştir. Şimdi de mühendisi, işçisi, teknisyeni ve emekçisi mağdur edilmektedir. Bu işe hükümetin el atması elzemdir.

Eyyyy! AKP’nin Uşak Milletvekilleri

Beceriksiz holding yöneticileri, bu mağdur edilen emekçileri sizleri seçtirmek için gece gündüz koşturmuştu. Bu insanlara hiç vefa borcunuz yok mu? Partinizi adında bulunan “Adalet” kelimesi sadece isminizi tamamlayan bir kelime mi? Mağdur hemşerileriniz için bir şey yapmayı istemez misiniz?

Eyyyy! UMPAŞ’ın gelmiş geçmiş yöneticileri

Holding kurulurken adı “Uşak Mizan Plastik Anonim Şirketi” konmuş.

Mizan; İslam eskatolojisi ve ahiret inancına göre, ahirette insanların yeryüzündeki davranışlarına dair geçtikleri hesaptan sonra herkesin iyi ve kötü davranışlarının tartıldığı ilahi adalet ölçüsüdür.

Eğer içinizde biraz izan ve mizan yani adalet duygusu kalmışsa mağdur ettiğiniz insanlardan helallik dileyin ve gönüllerini alın. Maşallah holding ne olursa olsun sizlerin serveti arttıkça artmış.

Her ağzınız açıldığında, alkolün, zinanın, kadının haram olduğundan bahseder durursunuz. Bilmez misiniz ki İslamiyet’te en büyük günah kul hakkı yemektir. Zinanın, alkolün affedicisi Yüce Allah tır.

Ama kul hakkı yiyeni Allah af etmez. Hakkı yenen kuldan helallik almadan affı yoktur. Ortaklarınızın hakkını yediniz. Bari şu 350 emekçinin hakkını verin. Günahlarınız azalsın.

Uşaklı olarak yaklaşık 30 yıldır gözümüzün önünde hak yenmesine öyle alışmışız ki; artık kılımız kıpırdamıyor.

"Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin."

Bakara Suresi; 188

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi