Salih Kılınç

Salih Kılınç

Polisim

POLİSİM

“Sen Bayram, Pazar bilemezsin,

Hasta olsan yatamazsın,

Çocuğun doğsa göremezsin,

Anan ölse gömemezsin...

Polisim

Bu öyle bir meslek ki

Sen

Ecelinle bile ölemezsin...”

Yukarıdaki satırlar; merhum Nejat Uygur’un; “Cibali Karakolu” adlı tiyatro oyununda polisliği anlattığı ve hepimize polisliği sevdirdiği bir tiradıdır.

Cibali Karakolu 1966 yılında merhum Hulki Saner tarafından yazılmış. Ne yazık ki tüm iyileştirmelere rağmen 56 yıldır polislik mesleği açısından pek değişen bir şey olmadığını üzülerek gözlemliyorum.

Birçok yerde Cibali Karakolu’nu aratmayan yapılar, hala doğan çocuğunu göremeyen, ölen anasını gömemeyen polise 3600 ek en göstergesini çok gören bir zihniyet.

Artan suç oranlarının perde arkasını görmeden kolayca polisi suçlayan bir anlayış.

Peki; bizim can ve mal güvenliğimizi sağlayan polisimizin can güvenliğini düşündünüz mü? Polisimizin can güvenliği sorunu; polisin motivasyon eksikliği ve psikolojik sorunları. Son yıllarda polislerin çok fazla intihar vakaları yaşadığını biliyor musunuz?

Polisin yaşamış olduğu ailevi sorunları hiç düşündünüz mü?

Çok sevdiğim Can Dostum Sayın Basri Yıldırım, bir iki gün evvel sosyal medya hesabından; “İnşaat hırsızları Uşak’ı talan ediyor. Demir kablo malzeme ne varsa götürüyorlar. Yapan belli Biçare biçare” şeklinde bir paylaşımda bulunmuş.

Olayı araştırdığım kadarı ile Uşak’ta bu inşaat hırsızların tamamına yakını Uşak polisi tarafından yakalanmış. Çıkarıldıkları savcılık, mahkeme yani adli merciler tarafından “Adli kontrol” şartı ile serbest bırakılmış.

Geçenlerde Şekerevleri Mezarlığında mezar taşlarının biri ya da birileri tarafından kırıldığı yönünde vatandaşlardan yoğun şikâyetler gelince harekete geçen Uşak Emniyet Müdürlüğü ekipleri çok önemli ipuçlarına ulaşır. Civarda oturan mahalle sakinleri de mezarda bally çeken bir kişiden bahsederler.

Herkesin işaret ettiği bu zanlı için yeterli delil olmadığı için polisin eli kolu bağlanır. Bir şey yapamaz.

Ulusal basından da okumuşunuzdur. Adam ayrıldığı eşi veya sevgilisi olan kadını 28 yerinden bıçaklar. Adliyeden “Adli kontrol” şartı ile serbest bırakılır.

Bu örnekler, anlatmakla bitmez. Asıl demem o ki; polis istediği kadar yakalasın. Adliyenin araka kapısından elleri kelepçeli giren zanlı ön kapıdan nanik yaparak elini kolunu sallaya sallaya çıkmaktadır.

Şimdi polis ne yapsın? Suçluyu nasıl caydırsın? Suçu nasıl önlesin? O yakalıyor. Adam adliyenin kapısından elini kolunu sallayarak çıkıp gidiyor.

“Çürük tahta sağlam çivi tutmaz”

(Pir Sultan Abdal)

Yakaladığı zanlının serbest bırakılması, polisin suçu değil. Ancak adli kurumların, hâkimlerin, savcıların ve mahkemenin de suçu değil. Onlar da yasa neyse onu uyguluyorlar.

Tek suçlu; polisin yargının görüşlerini dikkate almadan yasa yapan politikacılardır. Yasal düzenlemeleri yapmadıkları sürece polis ve yargı kamuoyunun önüne yem olarak atılmaya devam edecektir.

Can Dostum Basri!

Serzenişinde yerden göğe haklısın. Ancak muhatabın, polis ya da yargı değil, yasa yapan siyasilerdir. İktidar partisinin eski ve popüler bir il başkanı olarak siyasilere söyleyiver de suça teşvik edici değil, suçu önleyici yasalar çıkarsın. Yoksa daha çok malzemen çalınır ve hiç birimizin can ve güvenliği kalmaz.

Emniyetimizin ve güvenliğimizin sembolü olan Uşak Emniyet Müdürü Sayın Mesut Gezer başta olmak üzere ilimizde görev yapan tüm emniyet emekçilerinin, Türk Polis Teşkilatının kuruluşunun 177. Yılını en samimi duygularımla kutlar; sorunlarının bir an önce çözüme kavuşmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi