Salih Kılınç

Salih Kılınç

Efendiler! Ne olur bu güzelliklere kıymayın Anıt Ağaç tarih olmasın

Banaz Kaymakamlığı, web sitesinde anıt ağacı o kadar güzel tanımlamış ki;

Tarihe Tanıklık Eden Anıt Ağaç

Banaz İlçesi Bahadır Köyü Tepedelen mevkiinde bulunan çam’ın boyu 11 m., Çapı 3.05 m., çevresi 9.60 m., yaşı 500-1000 yıl arası kapladığı alan 380 m2 dir. Yedi kişinin kolları ile ancak gövdesini sarabildiği çam ağacı Orman Bakanlığınca “Anıt Ağaç” olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Bahadır Köyü, Tepedelen mevkiinin 2 km. üst tarafında yamacın zirvesinde (1870m.) bulunan 500-1000 yıl olduğu hesaplanan, dünyanın en yaşlı karaçamı olarak kayda geçen “Anıt Ağaç” doğa harikalarımızdandır.

Türklerin 1071’de Anadolu’ya girişine tanık olmuş anıt ağaç yok olma tehlikesi yaşıyor. Neden derseniz; SOYAP Madencilik, bu dünyanın en yaşlı karaçamı ve Anadolu’nun 1000 yıllık tarihine tanıklık etmiş ağacın civarında; 4. Sınıf tabir edilen:

Baklan Tepe kurşun-çinko-bakır, Karabatak Tepe Kurşun ve Tepedelen çinko-kurşun arıyor.

SOYAK Şirketi 2017 yılına kadar ruhsat sahasının tamamının 1077,19 hektar1/25000 ölçekli jeoloji haritası revize ettiğini bildirmiş. Yani, bana göre anıt ağaç çevresindeki tepeler yok olacak. Anıt ağaç çevresinde 50 metrelik bir koruma bandı oluşturulmuş. Herhalde ağaç yok olsun diye.

Sadece anıt ağaç yok olmuyor. Tepedelen Tepesi ve Tepedelen suyu da yok olma tehlikesi yaşıyor.

Anıt ağaç dediğin Tepedelen Tepesi yanında dünkü çocuk. Tepedelen var ya, bir rivayete göre, üzerinde sarayı olan ve M.Ö 6500-7000 bin yıl önce yaşadığı tahmin edilen Tanrıça Kibele veya Kybele’inin mekanı.

Analığı, üremeyi, dişiliği, hayatın sürmesini ve dolayısıyla bereketi simgeleyen Tanrıça Kibele’ye kendini adayan gençler üreme organlarını Kibele için kökünden kesip ona rahip olurlarmış. Böylece dünyanın ilk sünnet ve toplu sünnet olayı bu topraklarda gerçekleştiği rivayet edilir.

Bir başka rivayete göre, sönmüş bir yanardağ olan Murat Dağı’ndan Tanrıca Kibele’nin sarayından götürülen siyah bir taşa kıble, bulunduğu yere de “Kabe” denmiş. Bunu ben söylemiyorum. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı; “Anadolu Efsaneleri” adlı kitabında anlatır. Ben onun yalancısıyım.

  • Murat Dağı’nın güneyinde keşfedilmeyi bekleyen 7-8 bin yıllık tarihin yok oluşuna mı yansam…
  • O Ab-ı hayat lezzeti veren Tepedelen suyunun yok olmasına mı yansam…
  • Türklerin 1071 yılında Anadolu’ya girmesine tanıklık eden dünyanın en yaşlı karaçamının yok olmasına mı yansam…
  • Dünyanın en güzel tabiat harikası olduğuna inandığım Murat Dağı’nın güneyinin yok olmasına mı yansam…

Neye yanacağımı bende bilemedim.

Geçen hafta Tarım ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Vahit Kirişci ilimize gelmişti. Edindiğim bilgilere göre; Sayın Valimiz, Sayın Belediye Başkanımız basına kapalı görüşmelerde kendilerine Uşak’ın su sorununu aktarmışlar. Sağ olsunlar.

Murat Dağı dediğin, Uşak’ın ve Ege Bölgesinin en büyük su kaynaklarından. Bu kaynağı değerlendirmek yerine madenciliğe açmak Uşak’ı ve Ege’yi susuz bırakmakla eş değerdir.

Murat Dağı’nda 20’den fazla maden ruhsatı almış şirketler olduğunu duyuyoruz. SOYAP Madencilikte ruhsat işlerini tamamlamış. Şimdilerde ocak açmak için hazırlıklara başlamış diye bilgiler geliyor.

Murat Dağı’na vurulan her kazma gelir

Gönlümün tam ortasına vurur.

Sonunu bekleyen ağaçlar gibi ruhum

Her kesilen ağaç ömrümden bir şeyler koparır

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi