Yılmaz; “TÜPRAG yüzde 5 altın için ruhsat aldı mı?”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi görüşmelerine Uşak’ın çevre sorunları damga vurmaya devam ediyor.
Yılmaz; “TÜPRAG yüzde 5 altın için ruhsat aldı mı?”

Aslen Uşaklı olan İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a Ulubey ilçesinde faal olan Kışladağ altın madeni işletmesinin kalan yüzde 5 altını çıkarmak için bir takım işlemler yaptığını, bunun için ruhsat alıp almadığını sordu.

Yılmaz’ın TBMM tutanaklarından alınan konuşması şöyle:

“Ben bir iki hususa değinmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi: Bu, ÇED raporlarının gerçekten bugünkü değer ile gelecekteki ortaya çıkacak maliyet arasındaki dengeyi nasıl oluşturduğu, buradaki hesabın nasıl yapılabildiği konusunda benim endişelerim var açıkça söylemek gerekirse ama bunu sadece biz yapmıyoruz, bütün dünya bunu yapıyor. Herhangi bir suçlama vesaire getirmiyorum ama bazı endişelerimi ortaya koymak istiyorum.

Madenciliğe kesinlikle karşı değilim, olmamız da zaten mümkün değil çünkü medeniyetin bir bölümü de maden devriminden. Maden olmasa şu anda oturduğumuz binada da oturamayız. Dolayısıyla burada yapılması gereken şey bugünkü ekonomik fayda ile elli yüz sene sonra o madenin çıkarıldığı alanda meydana gelen doğal tahribatın arasındaki zararın nasıl ölçüldüğü konusunda. Ya, bu konuda kılı kırk yaran bir hesap kitap var mı, bilmiyorum. Mesela geçen hafta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı madencilik konusunda 2 milyar dolar tutarında altının işlendiğini ve dolayısıyla millî ekonomiye kazandırıldığını söyledi. 2 milyar dolar bugün baktığımızda önemli bir para fakat altının çıkarıldığı alanlara baktığımızda Ordu'da, Uşak'ta, Çanakkale'de, İzmir'de vesaire. Orada meydana gelen doğa tahribatının elli yüz sene sonra o bölgedeki iklim, nehir, su, yer altı kaynağı vesaireyle kıyasladığımızda acaba bu hesapları biz doğru yapıyor muyuz? Yani söylemek istediğim şey şu: Sabah yine HDP Grubundan bir arkadaşımız ruhsatlandırılmış maden alanlarıyla ilgili bilgi verdi. Yani dolayısıyla bu ruhsatlar verilirken kılı kırk yararak mı yapıyoruz yoksa şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik koşulların, sıkıntıların bir an önce ortadan kalkması için bu yer altı kaynaklarının kazanılıp ekonomiye kazandırılması için mi çalışıyoruz? Dolayısıyla kârımızı ve zararımızı ne kadar düzgün hesaplıyoruz, endişelerim var açığını söylemek gerekirse.

“Kalan yüzde 5 altın için gerekli tedbirler alındı mı?”

Diğer bir husus, yine bu konuyla ilgili olarak. Şimdi, Kışladağ altın madeni diye bir maden işletiliyor. Bu Kışladağ altın madeni benim köyüme aşağı yukarı üç kilometre uzaklıkta. Sayın Bakanım, bu altın madeni aşağı yukarı deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte, orada bir dağ vardı, o dağı sıfırladılar, tersine döndüler 600-700 metre aşağı girdiler, hâliyle madencilik bunu gerektiriyor. Oradan çıkardıkları cevheri bir yere yığdılar ve bunun üstüne siyanür döktüler. O siyanür taşın içerisindeki altını eritti, bir havuza gitti, havuzdan da kimyasal yolla altını elde ediyorlar, altın elde etmenin teknolojisi buymuş. Fakat söylenen o ki bu yığılan taş yığını dağın içerisinden tamamen temizlenmemiş yani liç denilen metotla yapılan bu iş altını tamamen çıkarmamış, belli bir miktar altın kalmış, yüzde 5 kadar altın kalmış. Şimdi, o koca dağı yanı başında başka bir yere aynı alanın içerisine taşıyarak o kalan yüzde 5'i de oradan elde etmeyi düşünüyorlarmış. Acaba bunun bir şeyi var mı? Yani sizin bu konuda bilginiz var mı, ruhsat verdiniz mi, çevresel bir etkisi var mı? Hani onu öğrenmek istiyorum. Yani söylemek istediğim şey şu: Sayın Bakanım, bakarsanız, şimdi şu kırmızıyla olan yer içinde siyanür olan ve yüzde 5 altın kaldığı söylenen taş yığını. Aşağıdaki maviyle çevrili olan yer de bu taşın, yığının buraya taşınacağı, içine tekrar siyanür verileceği, aşağıda yeşille gösterdiğim o ağaçlı kısımda bir havuz olacağı, o havuzda birikenin tekrar yukarıdaki mevcut havuza pompalanarak aktarılacağı söyleniyor. Bunun çevreye etkisi var mı? Sağlıkla ilgili bir sıkıntı çıkarabilir mi? Bunu öğrenmek istiyorum. Bu, tam Gediz Nehri'ne 30 kilometre karışan bir derenin başında, vadinin başında. Yani buna siz mi izin verdiniz? Mutlaka Bakanlığınız izin vermiştir ama sizin bir bilginiz var mı? Yani bu bir risk midir, çevre riski midir, sağlık riski midir? Bu koskocaman dağ buradan kaldırılacak, bu kırmızı olan yer 1 kilometre kadar aşağıya gelecek. Bunun altına şimdi membran vesaire döşeniyor ve orada tekrar siyanür verilecek, taşın içinde kalan yüzde 5'lik altın tekrar eritilerek millî ekonomiye kazandırılacak deniliyor. Yani bu konuda herhangi bir tedbir alınmadığı, sağlığa vesaire bir sıkıntı yaratabilir mi? Bu son derece önemli bir konu.”

Güneş; “Olaya tek taraflı bakmayalım”

TBMM tutanaklarına göre, AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş de Yılmaz’a şöyle karşılık verdi:

“Diğer taraftan, madenlerle ilgili sanki biz madencilere ülkeyi peşkeş çekmişiz gibi bir anlam çıkarıyor, biz çevreciyiz. Aynı zamanda yurt dışından diyelim ki 160 ton altın madeni ithal ediyoruz yani milyarlarca dolar parayı dışarıya veriyoruz. İmkânlarımız varsa çevreye zarar vermeden bizim çıkarmamızda bunun ne zararı olabilir? Böyle bir şey olabilir mi? Zararı varsa bakarız, sağlayan zararlıysa tabii ki önlem alırız.

Diğer taraftan, bir iş, tarım, maden araması yapmak için, diyelim ki o şehrin il müdürü ÇED'e gereksiz raporu verebilir, madeni bulabilir ama madeni işletmek için ÇED gereklidir. ÇED'i de kaç tane kurumdan alıyor? Bunun içinde sivil toplum örgütleri dâhil, hepsi olumlu görüş veriyor, ondan sonra Bakanlığın Çevre Etki Değerlendirme Kuruluna gidiyor, orada herhangi bir sakınca varsa zaten buna verilmiyor. İşte, Murat Dağı'nda biz bunu yaşadık ve iptal edildi. Bu bakımdan baktığımızda, gerçekten de biz aynı zamanda çevreyi koruyalım ama diğer taraftan da ülkemizin ihtiyacı olan kömürleri, diğer madenleri mutlaka çıkarmamız gerektiğini ben düşünüyorum yani olaya tek taraflı bakılmaması lazım.”

(SALİH KILINÇ / HABER)

İlgili Haberler