HER ÇOCUĞUN ÜZERİMİZDE HAKKI VARDIR…

Bir adı da Hak olan, her hak sahibine hakkını veren, haksızlık yapanları şiddetle kınayan ve uyaran Kur’an çocuk hakları konusunda da çok önemli düzenlemeler yapar. İslam’ın bu düzenlemelerini şu maddelerde özetleyebiliriz:
HER ÇOCUĞUN ÜZERİMİZDE HAKKI VARDIR…

1. Cinsiyetine bakılmaksızın her çocuk insan olarak eşittir. Kur’an, daha doğum anında çocukların cinsiyeti sebebiyle ayrım yapan, kız çocuğu istemeyenleri şiddetle uyarır:

Aralarından birine bir kızı olduğu müjdelendiği zaman içi gamla dolarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Böyleleri ne kötü hükmediyorlar! (Nahl, 16/58-59)

Ama Rahman olan Allah'a isnat ettiği kız evlat kendilerinden birine müjdelenince, o kimsenin içi gayzla dolarak yüzü simsiyah kesilir. (Zuhruf, 43/17)

Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman hali nice olur! (Tekvîr, 81/8-9)

Sanılanın aksine Kur’an’ın indiği sırada Arabistan’da görülen kız çocuklarını diri diri toprağa gömme olayı, çok yaygın bir uygulama değildi. Kur’an öncesi cahiliye toplumunda birkaç kabilede var olan bu zalimce gelenek sebebiyle parmak sayısını geçmeyecek kadar kız çocuğu katledilmişti.

İslam öncesi Mekke’de az da olsa bazı kabileler, ilerde ahlaksızlık yapar da ailemiz için âr olur, savaşta esir olur da utanç vesilesi olur, para kazanamaz bize maddî yük olur gibi basit sebeplerle kız çocuklarını diri diri toprağa gömmekte idiler. Buna rağmen Kur’an, tehditkâr ifadeleriyle bu olayın vahametine dikkatleri çekmiştir. Gerçek anlamda rızık verenin Yüce Allah olduğunu belirterek rızık endişesi ile çocukları katletmeme emrini vermiştir:

Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin ve onların rızkını veren Biziz! (Enâm, 6/151)

Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. Onları öldürmek, şüphesiz büyük bir günahtır. (İsrâ, 17/31)

Çocukların ilerde büyürler de bizim sahip olduğumuz makam mevkilere sahip çıkarlar gibi bir takım endişelerle öldürülmesi Firavun ve cahiliye dönemi âdetlerindendir. Çünkü cahiliye insanı, gelecek endişesiyle özellikle kız çocuklarını katlediyordu, Firavun ise gelir makamıma oturur diye yeni doğan tüm erkek çocukları öldürtüyordu.

Çocuğun kız yahut erkek olması anne babanın elinde olan bir şey değildir. İnsanın kendi iradesi ile gerçekleşmeyen bir şey ise, övünme yahut yerilme sebebi olamaz. Bu konudaki ilahî uyarı şöyledir:

Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuk, dilediğine de erkek çocuk verir. Yahut hem kız hem erkek çocuk verir, dilediğini de kısır kılar. O, bilendir, her şeye Kadir'dir. (Şura, 42/49-50)

Bu yüzden Peygamberimiz, çocuğu dünyaya gelen bir kimseye çocuğunun kız mı yoksa oğlan mı olduğunu sormaz, anne ve çocuğun sağlıklı mı olduğunu sorar, olumlu cevap alınca da bereket duasında bulunurdu.

Yine peygamberimiz, hangi çocuğunuz sebebiyle rızıklanacağınızı bilemezsiniz buyurarak çocuğun rızkı ile geldiğini ve çocuğun ebeveyni için bereket vesilesi olduğunu beyan eder. Özellikle kız çocukları rızık konusunda bereket vesilesidirler.

Peygamberimizin kızı vesilesiyle neslinin devam etmesi ve onun kızlarına olan özel ilgi ve sevgisi de bu konudaki yanlış değerlendirmelere verilen en anlamlı cevaptır. Şimdi tam da burada çocuklarımızın doğumlarındaki düşünce ve tavırlarımızı test edelim!

2. Çocuğun helal rızıkla beslenme hakkı vardır. Anne baba yahut maiyetindeki çocukları büyütüp beslemekle yükümlü olan veliler, çocukları helal rızıklarla besleyip büyütmelidirler. Ne kendileri haram yemeli, ne de çocuklarına haram yedirmelidirler. Aksi takdirde haram lokmalarla yetişip büyüyen haramzadeler hem kendilerinin, hem de başkalarının başına bela olacaklardır. Burada büyüklerin haram kazançlarının ceremesini niçin küçük çocuklar çeksin, şeklinde bir itiraz ileri sürülebilir. Elbette bu konuda büyükler sorumludurlar, ancak haramlar da bir hastalık virüsü gibi yedirene zarar verdiği gibi, yedirilene de zarar verebilmektedir.

3. Çocuğun güzel isimle isimlendirilme hakkı vardır. İsim, çocuğun şahsiyetinin oluşmasına etki eden en temel hususlardandır. Kültürümüzde birine kırk gün deli dersen deli, veli dersen veli olur şeklinde bir deyim vardır. Gerçekten de isimlerin, müsemmaya etkileri vardır. Bunun için çocuklarımıza isim verirken son derece seçici olmalıyız. Her şeyden önce çocuğa konulacak isim anlamı açık olan ve güzel çağrışımları olan bir isim olmalıdır. İslam tarihi ve kültürünü hatırlatan bir isim olmalıdır. Söylendiğinde güzel hatıraları çağrıştıran bir isim olmalıdır. Telaffuzu kolay bir isim olmalıdır. Yanlış telaffuz edilebilecek, yanlış çağrışımlara sebep olabilecek isimlerden uzak durulmalıdır.

4. Anne baba, çocukları için İslamî bir ortam sunmalıdır. Zira anne baba çocuklarının en etkili ilk öğreticileridir. Çocuk, doğduğu andan itibaren onların konuşmalarını, davranışlarını izlemekte ve bunlardan etkilenmektedir. Bu yüzden anne babalar özellikle çocuklarının yanında söz ve davranışlarına dikkat etmelidirler. Küçük yaştan itibaren çocuklarının yataklarını ayırmaları, onları namaza alıştırmaları aslında onlara İslamî ortamı sunmalarının gereğidir. Sigara gibi zararlı alışkanlıklardan, sövgü-yalan-gıybet sözlerden arınmış bir aile yuvasını çocuklara sunmak, onlar için en etkili tebliğ yöntemidir.

5. Anne baba, çocukları arasında ayrım yapmamalıdır. İlgi, sevgi, hediye alma ve benzeri konularda âdilane davranmalıdırlar. Başarılı olan çocuklarını ödüllendirirken, başarısız olanları cezalandırırken çok titiz olmalıdırlar. Başarısız çocuklarının da ödüllendirilebileceği güzel hallerini görmeli ve bunları değerlendirmelidirler. Böyle bir uygulama başarılı olanı şımartmayacak, başarısız olanı da ümitsizliğe ve karamsarlığa düşürmeyecektir.

6. Temel dini bilgilerle, onları geleceğe hazırlamalıdır. Salih bir evlat yetiştirerek, onların dualarını hak etmelidir. Çocuklarıyla beraber oluşturacakları aile meclislerinde ders halkaları kurmalı ve onlara temel dinî bilgileri en güzel ve en etkili yöntemlerle sunmalıdırlar.

7. İyi bir meslek seçimi ile onların dünya ve ahiretlerini kurtarmaya gayret etmelidir. Bunun için dini ölçülere aykırı olmayan ve dini gereği gibi yaşamalarına imkan tanıyacak iş sahalarına onları yönlendirmelidirler. Bu konuda her şeyin bu dünyadan ve paradan ibaret olmadığı bilinci onlara aşılanmalıdır.

8. Dinlerini yaşamada yardımcı olacak eş seçiminde onlara yardımcı olmalıdırlar. Şimdi gençler böyle tanışarak evleniyorlar, biz onlara karışmayalım anlayışını terk etmeli, hayat tecrübelerini devreye sokarak onlara yardımcı olmalıdırlar. Hayat tecrübesi olmayan gençleri kendi birikim ve öngörüleriyle desteklemelidirler. Çocuklarına eş seçerken, torunlarına anne-baba, kendilerine gelin-damat seçtiklerini ve nesillerini devam ettirecek adaylar seçtiklerini unutmamalıdırlar.

9. Bütün bunların yanında anne baba çocuklarına hayır dua etmelidir. Özellikle onların gıyabında, hep ıslah ve hayırları için sürekli dua etmelidir. Kur’an, ebeveynin evlatları için yaptığı hayır dua örnekleriyle doludur. Bu dualardan istifade edilmelidir. Namazlarında ve öldükten sonra hayır dualarını beklediğimiz yavrularımız için bizler de hep dua etmeliyiz. Ama onlar için asla beddua etmemeliyiz!

Yazımızı Bestami YAZGAN’ın bir şiririyle bitirelim ;

“Gözleri yıldızlara

Dilleri bala benzer

Erenler anlattı ki

Çocuklar güle benzer

Tam severler sevince

Duyguları ne ince

Solar örselenince

Çocuklar güle benzer

Anlaşılsaydı mana

Can gelirdi cihana

Büyükler bahçıvana

Çocuklar güle benzer.”

Hiçbir gülü soldurmama dileğiyle…

UŞAK İL MÜFTÜLÜĞÜ