HAYA DUYGUSU VE İFFET

Sözlük anlamı olarak utanma, çekinme, edep, namus anlamlarına gelen hayâ; terim anlamı olarak nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup onları terk etmesi, kötü bir işin yapılmasından veya iyi bir işin terk edilmesinden dolayı kişinin yüzünü kızartan sıkıntı hali demektir.
HAYA DUYGUSU VE İFFET

Tanımları da dikkate alındığında hayâ, kişiyi gerek dünyada gerekse ahirette mahcup edecek, çeşitli sıkıntılara düşmeye sebep olacak çirkin iş ve hallerden uzaklaştıran bir ahlaktır. Kişiyi sosyal ilişkilerden, kendisine ve çevresine fayda sağlayan işlerden uzaklaştıran bir utanma duygusu, ahlâkî bir erdem olan hayâ duygusuyla bağdaşmamaktadır. Hayâ insanı toplumdan soyutlaştıran değil, onu güzelleştiren bir erdemdir. Nitekim Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmaktadır: “Arsızlık nerede ve kimde olursa olsun çirkinleştirir; hayâ ise nerede ve kimde olursa olsun zarifleştirir.” (Tirmizî, Birr, 47.)

            “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” (Buhârî, Enbiyâ, 54) hadis-i şerifinden de anlaşıldığı üzere, utanma duygusu fıtrî, yani yaratılışımızda var olan bir duygudur. Onu ortadan kaldırma insanı insanî vasıflardan uzaklaştırıp, behimi bir yaşama yönlendirir. Utanma duygusunu kaybeden insan artık her türlü çirkin iş ve davranışı işleyebilir hale gelir.

            Hayâ ayrıca kötülüğün yaygınlaşmasının önünde önemli bir engeldir. Hz. Peygamber kulun günah işlemiş olsa bile bunu, Cenâb-ı Hak’tan ve kullarından hayâ ederek ifşa etmemesini tavsiye buyurmuştur. “İşlediği günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir adamın, gece kötü bir iş yapıp, Allah onu örttüğü halde, sabahleyin kalkıp: “Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım”, demesi, açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü halde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah’ın örttüğünü açarak sabahlıyor.” (Buhari, Edep 60)

            Evet, insanın insandan hayâ etmesi hayânın bir yönüdür. Peki, kulun kendisini var eden, her an onu görüp gözeten Rabbine karşı hayâsı nasıl olmalıdır? Her türlü güzel ahlakta olduğu gibi iffet ve hayâsıyla da zirvede olan Rasulullah (sas), Allah’tan hakkıyla hayâ etmeyi bize şöyle tâlim buyurmuştur: Allah'tan hakkıyla hayâ etmek;başını ve başında yer alan organları, karnını ve karnına bağlı organları koruman, dünya hayatının süsüne kendini kaptırmaman, ölümü ve çürüyüp yok olmayı unutmamandır. Ahireti isteyen dünyanın süsünü bırakır. Kim bunu yaparsa gerçekten hayâ etmiş, yani Allah'tan gereği gibi hayâ etmiş olur.” (Tirmizi, Sıfatü'l-Kıyame, 2575)

            İffet ise, hayâ duygusuna sahip bir kulun en önemli vasıflarındandır. Râgıb el-İsfahânî İffeti, “nefiste yerleşen ve şehvetin insana galebe çalmasını önleyen nitelik” şeklinde tanımlamıştır. İslâm ahlâkçıları, insanın aşırı zevklerden uzak durmasının iffet ve erdem sayılabilmesi için bu tutumun bizzat kendi bilinçli tercihine dayanması ve güçlü bir iradî çaba ile gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtirler. Psikolojik veya bedensel bir zafiyetten, âcizlik, korkaklık ve bilgisizlikten yahut başka bir engelden dolayı zevklerini terkeden kişi erdemli sayılmaz. Aynı şekilde ileride daha fazlasını elde etmek için mevcut bir zevkten feragat etmek de erdem değildir.

            İffeti muhafaza etmek, sadece nefsin arzularını gemlemekle mümkün olmaz. Aksine nefsi aşırılıklardan uzak tutabilmek, maddi manevi bütün varlığını harama götüren yollardan koruma gayretinde olmakla mümkün olur. Mesela zinadan korunmak öncelikle gözü haramdan sakınmakla başlar. “Harama bakmak, şeytanın oklarından zehirli bir oktur. Bu sebeple, Allah’tan korktuğu için harama bakmayı terk eden kimseye, mükâfat olarak Allah öyle bir iman verir ki, onun tadını kalbinde hisseder.”(Hakim, Müstedrek, 4/314) hadisinden de anlaşıldığı üzere harama bakmak, insanın sadece gözüyle işlediği bir günah olarak kalmayan, kişinin manevi hayatını zehirleyip haramlara açık hale getiren bir günahtır. “Mü’min erkeklere söyle, bakışlarını indirsinler (haramdan sakınsınlar), ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, yaptıkları şeylerden haberdardır. Ve mü’min kadınlara söyle, bakışlarını indirsinler (haramdan sakınsınlar) ve ırzlarını korusunlar. Zahir olan kısımlar (görünen el, yüz ve ayaklar) hariç, ziynetlerini açmasınlar. Ve başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar (örtsünler). Ve ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kadınlar veya ellerinin altında sahip oldukları (cariyeler) veya erkeklerden, kadına ihtiyaç duymayan hizmetliler veya kadının avret yerlerinin farkına varmayan çocuklar hariç, açmasınlar. Ve gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını vurmasınlar. Ey mü’minler, hepiniz Allah’a tövbe edin! Umulur ki, böylece felâha eresiniz.” (Nur suresi 24/30-31)

            İffet ailede sadakatin en önemli göstergesi, aile kurmak da iffetli olmanın en önemli vesilesidir. Kur’an-ı Kerim’de Mü’minlerin zikredilen önemli özelliklerinden biri olan iffet, nice has kulların da nâmını asırlara duyurmuştur. Zikredilen iffet abidesi şahsiyetlerin başında Hz Peygamber olmakla beraber, Hz Meryem, Hz. Yusuf, Hz Aişe’nin iffeti asırlarca gelecek olan ümmete en güzel örneklerdir. Kuran iffet konusunda kadın- erkek ayrımı yapmamıştır. Örnek verilen isimlere de bakılınca iffetli olmak kadın-erkek herkes için aynı derecededir.

            Yazımızı Hz Peygamber’in iffetli kimseye müjdesiyle ve duasıyla tamamlayalım: "Siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cennete girmeyi garanti edeyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Va'dettiğiniz zaman va'dinizi yerine getirin. Size bir şey emanet edildiğinde emanete riâyet edin. Allah'ın yasakladığı günahlardan uzak durmak suretiyle iffetinizi koruyun. Harama bakmaktan sakının. Ve elinizi haramlara dokunmaktan koruyun (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 323/21695) “Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.” (Müslim, Zikir 72)

Tdv, islam ansiklopedisi

Diyanet aylık dergisi, aile eki, mayıs 2017

www.guncelvaaz.com

www.diyanet.gov.tr

                                                                                              UŞAK İL MÜFTÜLÜĞÜ