Ömer Aşcı

Ömer Aşcı

Tarhana Çorbasının Kökeni Nedir?

Tarhana; Türk mutfağında çorbaların şahı denebilecek boyutta bir yer işgal eder. Anadolu’da hemen hemen tarhana yapmayan yöre yok gibidir. Tarhana, günümüzün hazır çorbalarının atasıdır.

Tarhana Üretiminin Sektör Öncüsü Tarhana Baba

Tarhana yakın zamana kadar ülkemizde daha çok kırsal kesimde üretilen ve çoğunlukla kışın soğuk günlerinde sofraların vazgeçilmezi iken bugün ülkemizde onlarca marka üzerinden atölye tarzı seri üretim yapılmaktadır. Tarhana üretiminin Türkiye’de sektör haline gelmesinde 1934 doğumlu Uşaklı Mustafa Yeldanlı namı diğer Tarhana Baba’nın 1974 yılından beri gösterdiği gayretle sektörün öncüsü olmuştur.

Türkiye’nin Coğrafi İşaret Envanterinde Uşak Tarhanası

Türkiye’de yöresel ürünlerin coğrafi işaret yoluyla korunma süreci 1995 yılında çıkan 555 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile başlamış olup sadece Uşak ve Maraş Tarhanaları coğrafi işaret tescili almıştır. Uşak tarhanasının coğrafi işareti için 23.02.2015 tarihinde Türk Patent Enstitüsü’ne başvuruda bulunulmuş 21.03.2017 tarihinde de tescil alınmıştır.

Tarhana Çorbasının Kökeni Nedir?

Uşak’ta üretilen Uşak Tarhanası lezzeti dolayısıyla diğer tarhana çeşitlerinden ayrılmaktadır. Uşak Tarhanasının ünü; Uşak ilinin iklim koşulları nedeniyle fermantasyonun daha düşük sıcaklıkta ve daha uzun sürede gerçekleşmesinden dolayı mayalanmayı sağlayan mikroorganizma çeşitliliğinin yüksek olması ve bunun sonucu lezzetinin artmasından, ayrıca tarhana yapımında diğer yörelere nazaran yoğun biber kullanımı sayesinde Uşak yöresinde tarhananın iştah açıcı özellik kazanmasından kaynaklanmaktadır ( Türk Patent Enstitüsü , 2017)

Tarhana Kelimesinin Etimolojisi

Selçuklular sayesinde Ortadoğu ve Anadolu’ya geldiği düşünülen tarhananın isminin nereden geldiği hakkında kesin bir bilgi elimizde yok. Tarhana kelimesinin kökeni hakkında ki genel kanı Farsça olduğu üzerine olup Tarine/ترين-Tarχine /ترخين veya Tarhune/ترخوانه “şeklinde yazılıp Tar (تر) ;Islak/Sırılsıklam ve khwān (خوان);Yemek Masası/Yiyecek/Büyük ahşap kase kelimelerinin birleşimiyle oluşmuştur.

Tarhana kelimesinin Antik Yunanca kökenli bir kelime olduğunu iddia eden batılı yazarlarda olmuştur. Bu iddialarını Romalı yazar Apicius‘un milattan sonra birinci yüzyılda yazdığı De re coquinaria (Mutfağa dair) adlı kitabında bir tür kraker kırıntısı olarak geçen τρακτόν ( trakton , tractum) kelimesine dayandırmaktadırlar. Fakat unutulmamalıdır ki; Türkçe’nin en eski tarihli sözlük çalışması olan 11.yüzyılda yazılmış Divan-ı Lûgat-ül Türk‘te tarhana için, yazdan kış için saklanan yoğurt anlamında “Tar” kelimesi kullanılmaktadır (Güler ve Konar, 1999) Tarhana kelimesi bir çok ülke ve dilde yer etmiştir;

• Ermenice թարխանա / T’arxana

• Yunanca τραχανάς

• Kürtçe Tarxane

• Arnavutça Trahana

• Bulgarca трахана/ Traxana

• Sırpça Tarana or Trahana

• Hırvatça Tarana or Trahana

• Rusça тархана/Tarkhana

• Farsça Tarhune/ترخوانه

Tarhana Menkıbesi

Tarhana’ nın ortaya çıkışı ile ilgili bazı rivayetler mevcut olup en yaygın olanı tarhananın ‘dar hane’ kelimesinden türediğini iddia eden anlatımdır. Rivayete göre; “Bir gün Sultan, seferde bir köylünün evine misafir edilir ve evin hanımı sunacak fazla bir şeyi olmadığı için alelacele bir çorba ikram eder. Çorbayı sunduktan sonra da Sultan’a karşı sıkılarak, “Sultanım dar hane çorbasıdır size en fazla sunacağım; afiyet ola!” der. İşte dar hane olarak adlandırılan çorbaya da, zamanla tarhana denmeye başlanmıştır.”

Orta Asya’da Tarhana

Orta Asya bölgesinde Tarhana ismiyle bir yiyecek bulmak mümkün değildir. Tarhananın kuru yoğurt anlamındaki “kurut”la yapım tekniğindeki bazı benzerliklerinden dolayı bu iki ürünün aynı kökenli olduğu, Türklerin, “kurut” dedikleri kışlık azık çeşitlerinden biri olduğu düşünülmektedir (Öğel,1978). Türkler tarih boyunca çeşitli uygarlıklardan etkilenerek zengin bir yemek kültürüne sahip olmuşlardır. Tarhana da bu zengin yemek kültürünün önemli bir parçasıdır. Fakat tarhananın menşei hakkında kesin bir kayıt bulunmamaktadır. Tekrar hatırlatmada fayda görüyorum ki; Türkçe’nin en eski tarihli sözlük çalışması olan 11.yüzyılda yazılmış Divan-ı Lûgat-ül Türk‘te tarhana için, yazdan kış için saklanan yoğurt anlamında “Tar” kelimesi kullanılmaktadır (Güler ve Konar, 1999) Eski Anadolu sözlüklerin de ise, kurut sözü genel olarak farsça terf (soğan) ve keş(süzme yoğurttan yapılan bir çeşit peynir) karşılamaları ile açıklanmıştır. Kurut yağ oranı az olduğu için saklanması kolay bir besindir. Orta Asya’da kurut özellikle Türklerin en önemli besin kaynaklarından birisi olmuştur. O zamanlar uzun yolculuğa çıkılacağı zaman bazen at sırtında, bazen çadırda, bazen yolda yemek üzere “kurut” hazırlanır, hazırlanan bu “kurut”la bazen ayran, bazen çorba, bazen de çeşitli yemekler yapılırdı. “Kurut” da aslında, bir çeşit tarhanadır. Kurut Türklerde, yalnızca kurutulmuş yoğurt değildir, Macar asıllı Türkolog Vambery, Orta Asya’daki kurut yapımını, kitaplarında tarif etmiştir. Ona göre Orta Asya’da kurut, “bir çeşit peynir (çökelek), tuz, un, kurutulmuş et” ile yapılmış ve kış için saklanan, bir azık idi.

Türk Kavminin Orta Asya’dan Anadolu coğrafyasına göçü sırasında “Kurut”un zenginleşerek “Tarhana”ya dönüştüğünü düşünüyoruz. Türk Kavminin uzun süren göç yollarında ve savaş seferlerinde beslenme amaçlı kullandığı Tarhana çorbası ; Memluk, Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarının ordularının beslenmesinde de çok önemli bir ihtiyacı karşılamıştır. Dolayısıyla, günümüz Türk mutfağı çeşitli kültürlerin binlerce yıllık sentezidir. Çok zengin olan kültürümüzün bir alt unsuru olan beslenme kültürünün de aynı şekilde zengin olması kaçınılmazdır. Dünyanın en zengin mutfaklarından biri olan Türk mutfağının iki önemli nedene dayanan üstünlüğü vardır. Bunlardan birisi dünyanın en önemli coğrafyasına yerleşmiş olmak, diğeri ise bu coğrafyada değişik kültürlerle etkileşim halinde olmalarını sağlayan göçebe kültürüne sahip olmalarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Aşcı Arşivi