Dünya Çevre Günü’nde Uşak derelerinin kirliliği vurgulandı

Murat Dağı Yok Olmasın Platformu tarafından edilen organize edilen “5 Haziran Dünya Çevre Günü” etkinlikler kapsamında Banaz çayı ve Ulubey derelerinin kirliliği gündeme getirildi.
Dünya Çevre Günü’nde Uşak derelerinin kirliliği vurgulandı

Murat Dağı Yok Olmasın Platformu, TEMA Uşak İl Temsilciliği, Uşak Çevre Gönüllüleri Derneği, Banaz Murat Dağıma Dokunma Platformu, Ulubey ÇEDAY gibi çevre örgütleri, CHP, SOL Parti gibi siyasi partilerin katıldığı etkinlik, Uşak eski belediye binası önünden kortej halinde İsmetpaşa caddesinden yürüyüşe geçildi.

Tiritoğlu Parkında yapılan basın açıklamasını Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akcura okudu.

Akcura, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2016 tarihli raporuna göre Dokuzsele ve diğer derelerimizde bugün su yerine akan ağırlığı sanayi kökenli olan arsenik, kurşun, nikel, antimuan, krom ve daha 20’ye yakın ağır kimyasal atık.

Büyük Menderes Havzasında günlük yaratılan 450-500 bin ton kirliliğin yüzde 86’sı Uşak ve Denizli’deki deri ve tekstil tesislerince salınıyor.

Buna karşın 29 Mart’ta verdiğimiz “OSB’lerin ve yekpare fabrikaların atıklarını saldığı Yavu Deresi neden simsiyah akıyor” diye sorduğumuz dilekçeye Uşak Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün verdiği yanıta göre OSB’ler dahil tüm fabrikalar her şeyi nizami yapıyor, zehir kusan atıklarını derelere salmıyor. O zaman Dokuzsele’yi kim kirletiyor?” diye sordu.

“DOKUZSELE ÇAYI ÇEVRESİNDE OT BİLE BİTMİYOR”

Yavu deresinde nefes alınamadığı ve Uşak giriş çıkışının lağım koktuğuna dikkat çeken Akcura,  basın açıklamasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Bugün Dokuzsele çayı dördüncü derece kirlilik sınıfında. Bu, bu suda bırakın balığı ot bile yetişmez demek.

Çevre Bakanlığı kriterlerine göre her şey nizami olsa da Tarım Bakanlığı bu suyla asla tarım yapılamaz diyor. Çünkü kirli su hem toprağı zehirliyor hem de kuraklığı hızlandırıyor.

Nitekim geçtiğimiz mayıs ayında Türkiye Ziraat Odası Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar 2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin Raporunu  paylaştı.

Raporda Ege Bölgesinin son 40 yılın en kurak sonbaharını yaşadığını ve kış mevsimi yağışlarının azaldığını söyledi.

Barajlardaki su yetersizliğinin tarımsal sulama açısından tehlikeli boyutta olduğunu, buğday rekoltesinin kritik sınırını koruduğunu da ekledi.

Gerçi Şemsi Bayraktar’ın söylemesine gerek yok.

Şehirden birkaç kilometre çıkan herkes buğday boy vermediği için tarlalarda hayvanlar yesin diye bırakıldığına hepimiz şahit değil miyiz?

Susuzluk ve kuraklık kapıda.

SU SAVAŞLARINI YAŞAMAYA RAMAK KALDI

Keza Uşak Belediyesi şehrin içme suyunu karşılayan Küçükler Göletinin seviyesi düştüğü için yeni su kaynakları bulmak için sürekli yeni kuyular açıyor.

Sonuç olarak bu gidişe acilen dur demeliyiz.

Bunun için OSB’ler ve fabrikalar başta olmak üzere kirlilik oluşturan kentsel ve endüstriyel atık su mevzuatları acilen güncellenmeli; atık kriterleri değiştirilmeli ve Tarım Bakanlığı’nın sulamada kullanılacak standartlarına getirilmeli.

Aldığımız duyumlara göre OSB içindeki kimi işletmeler dahil maliyet hesabı yapıp atıklarını arıtmak yerine kurumuş su kuyularına tahliye ediyor. Bunu yapanlar tespit edilmeli ve ruhsatları iptal edilmeli.

Su Yasası çıkarılmalı; bakanlıklar arasındaki çok başlılık giderilmeli; ve suyun insafsız ve keyfi kirletilmesi engellenmeli.

Su hayattır. Birileri üç kuruş fazla kazansın, parasına para katsın diye yaşam hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.

Murat Dağında nasıl kazandıysak Derelerimizi de aynı şekilde kurtaracağız.

Ve bunu hep birlikte başaracağız.”

(SALİH KILINÇ/HABER)

İlgili Haberler