Salih Kılınç

Salih Kılınç

Uşaklı olarak farkı fark edebilsek bambaşka bir şehirde yaşıyor olurduk

5 Aralık 2013 Perşembe günü Uşak’a gelen Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Bölme yolu üzerinde bulunan asfalt şantiyesinde düzenlenen törende güney çevre yolunun temelini atmış ve yüklenici firmadan yolun 5 Mayıs 2015 tarihinde bitirilmesi sözünü almıştı.

Yıldırım, burada yaptığı konuşmada; 29 kilometrelik yolun maliyetini; Türk parası ile 88 milyon TL olarak açıklamıştı. O dönemde Dolar 1, 758 TL civarındaydı. Yani yol o günkü hesapla bitirilseydi. 50 milyon Dolar’a tamamlanacaktı.

Doların bugün 12,78 TL olduğunu göz önüne alırsak, yolun 29 Kasım 2021 tarihi itibarıyla maliyeti yüzde 726 arttığını ve Türk Lirası ile 639 Milyon TL’ye mal olduğunu görürüz.

 (Aslında şu an bu kadar para gideceğini sanmıyorum. Çünkü yolun büyük bir bölümü tamamlanmış sayılır)

Yine de büyük bir maliyet artışı söz konusu. Tabi hep söylüyoruz. Bu bakanların vekillerin en az 6 yıl öce bitirilmesi sözü verdiği ve bitmeyen güney çevre yolunun yüzde 726 artan maliyetini kimin karşılıyor?

Tabi ki 6 yıl önce bitirme sözü veren bakan ve vekiller değil. Sen karşılıyorsun, ben karşılıyorum. Vatandaş karşılıyor. Yazık değil mi?

Köy yolları desen kış geldi mi Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin köy yollarından beter durumda.  Şehir içinde ara sokaklar da Uşak’ın köy yollarından daha berbat.

Uşak’ın güney çevre yolu bakanların milletvekillerin dediği gibi 3-5 yılda bitirilseydi, Uşak’ın köy yolları da şehir içi yolları da kaymak gibi asfalt yol olurdu.

Yıllardır bomboş duran Örencik termal tesisleri sil baştan yapılır hizmete açılırdı

Belkaya memba suyu fabrikası da sil baştan yapılır Uşak’a büyük bir gelir kaynağı olabilirdi.

Çevre yolu yapılmış olsaydı, okul gitmek isterken araç altında kalan 14 yaşındaki Cennet Candoğan belki de aramızda olurdu.

Gerekli cihazlar alınır 2017 yılından bu yana ölçülmeyen hava kalitesi ölçülmeye başlanır, Uşak’ın havasının ne kadar kirli olduğunu bilebilirdik.

Belki de şimdiye kadar belediye ve OSB arıtma tesislerini onarmış, kapasitelerini artırmış, derelerimize tertemiz atık sular salmıştık.

İlk yapım aşamasında 88 Milyon TL bedel hesaplanan güney çevre yolu zamanında bitirilmiş olsaydı, Uşak’ın parası artan maliyete değil, yine bitmek bilmeyen Millet Bahçesi’ne ayrılır, orası da mezbelelik görüntüsünden kurtulur, belki de gözümüzün gönlümüzün açılır yemyeşil bir orman olurdu.

Kim bilir? Belki de emektar Bir Eylül Stadı’nın yerine yeni bir stat yapılır, hiç olmazsa, “Komşu ilçelerdeki statlardan bizde de var” diye öğünürdük.

Uşak’ta birçok proje Dolar’ın 1 TL’nin üzerinde seyrettiği dönemlerde bitirilmiş olsaydı belki de Uşak ve Uşaklıya yakışan bir otogarımız olurdu da dışarıdan gelen misafirlerimiz karşısında boynu bükük durmazdık.

Şimdi beni takip eden bazı okurlarım haklı olarak; “Yahu Salih Bey, iyi diyorsun, hoş diyorsun da hep aynı şeyleri yazıyorsun” diye düşünebilir.

Doğrudur. Hep aynı şeyleri yazıyorum. Meslek yaşamımın son demlerine geldim. Özellikle son bir yıldır aynı şeyleri bilinçli olarak yazıyorum. Bitmeyen yollar, atıl kalmış, projeler, bir zamanlar Uşak’ın gelir kapısıyken harabeye dönmüş tesisler.

İstiyorum ki; Uşaklının yani benim okurumun cebinden çıkan vergiler, aktif hizmet ve yatırımlar olarak ona geri dönsün. Evinin ihtiyacını karşılarken zorlanan canlarım, zamanında bitmeyen projelerin artan mali külfetini karşılamak zorunda kalmasın.

Şunu çok iyi biliyorum ki; eğitimi, mesleği, ekonomik durumu ve siyasi görüşü ne olursa olsun benim çok elit ve toplumsal sorunlara duyarlı müthiş bir okur kitlem var. Uğruna her şeyi feda ettiği siyasi partileri onun hakkını aramıyor. Dünyanın aidatını ödediği ada ya da meslek kuruluşu onun derdine merhem olacak bir şey söylemiyor.

Havası kirli, deresi kirli Uşak’ta yaşamak zorunda kalıyor ve başta kanser olmak üzere birçok hastalıkla yani canını kurtarmak için boğuşuyor. 

İşte gazetecilik mesleğimde uzatmaları oynadığım son günlerinde elim kalem tuttuğunca dönüp dönüp Uşaklımın çilesini yazacağım.

Ta ki cebinden çıkan parayla hak ettiği hizmeti alana kadar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi