26.02.2023, 13:27

Uşak’ı ve ülkemizi bekleyen en büyük tehlike

Şu ana kadar 44 bin 218 canımızı kaybettiğimiz depremin şokunu toplum olarak atlatmaya çalışıyoruz. Allah bir daha böyle felaketler yaşatmasın demekten başka elimden bir şey gelmiyor.

Geçenlerde Tarım ve Ormancılık Bakanımız Sayın Vahit Kirişçi, en çok kuraklığın yaşandığı 2 il olarak Sivas ve Uşak’ı açıklamıştı. Kuraklık tehlikesini de en az deprem kadar önemli bir tehlike olarak görüyorum.

Türkiye ve son aylardaki yağışların azlığı ve barajların su doluluk oranlarının şubat ayına rağmen diplerde kalması, başta Uşak olmak üzere ülke olarak çok tehlikeli bir kuraklık riski ile karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor.

2023 yılının Şubat ayının son günlerini yaşıyoruz. Uzmanlara göre, kar ve yağmur yağışı az ve düzensiz. Yağışların önümüzdeki aylarda da mevsim normallerinin dışında seyretmesi ihtimali hepimizde büyük kaygı yaratıyor.

Ocak ayında Murat Dağı’na 60 cm kalınlığında bir kar yağdı. Bu kar Uşak’ın içme suyunun 3 milyon metreküplük ihtiyacını karşılayan Küçükler Barajı ne kadar doldu biliyor musunuz?

Sadece 600 bin metreküp. Bildiğim kadarıyla Küçükler Barajı yıl basında 18 milyon metreküp su tutma kapasitesine sahip. Bir başka tabirle 60 cm’lik kar, barajın ancak 7 de birini doldurabilmiş.

Yani demem o ki Canlar!...

Uşak kuraklık tehlikesi ile karşı karşıyadır. Alevler bacayı sarmak üzeredir. Tez elden tedbir alınmak zorundadır. Yağmurun yağmamasını “Takdiri ilahi” diye geçiştirmek akla ve bilime uygun değildir.

Hünkâr Hacı Bektaşi Veli; “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” der. Alla hu Teâlâ insana akıl vermiştir. Sen; “ağaçları keseceğim”, “Murat Dağı’nda maden arayacağım” deyip doğanın dengesini bozarsan elbette yağmur yağmaz.

Valiliğimiz, belediye başkanlığımız, çevre ve Şehircilik Müdürlüğümüz, İl Özel İdaremiz, kuraklık tehlikesine karşı derhal acil tedbirler almalıdır. Birtakım çalışmalar yapıldığını biliyorum.

Ancak kuraklık tehlikesine karşı en büyük tedbir; Uşaklı hemşerilerimizin su konusunda azami tasarruf tedbirleri uygulamalarıdır.  Uşak halkı olarak şimdiden tasarruf yapmazsak, kuraklık kaçınılmazdır.

Caddelerde gezerken bazı insanlarımızın araçlarını yıkarken harcadıkları suyu gördükçe kahroluyorum. Arkadaş, hortumu yere bırakmış, su boşuna akıp gidiyor. Vatandaş da aracını fırçalıyor, siliyor. Halbuki üşenmeyip suyu kapatsa ihtiyacı olunca kullansa büyük bir tasarruf sağlayacak.

Ev kadını evinin önünü yıkıyor. Elindeki hortumdan su boşuna akıp gidiyor. Çünkü, ablam komşu ablaya laf yetiştiriyor. Hortumdan suyun aktığını unutmuş. İşini bitirip konuşsa boşuna su akmayacak.

Hobi bahçesi sahipleri yine bana kızacaklar. Kusura bakmasınlar ama onların zevk için ürettiği domates ve biberlere harcadığı sulara benim de ihtiyacım var. Ayrıca senin hobi bahçesi dediğin yerde 200 – 300 ev varsa oraya ihtiyaç olan suda benim kullanmam gereken sudan harcanan sudur.

Suyu en çok tüketen bir diğer kesim ise sanayidir. Sanayicilerimizin su tasarrufu konusunda Uşak Tekstil OSB’nin çalışmalarını duydum. Çok hoşuma gitti. Bu konuda iki proje var.

Birincisi; Uşak Tekstil OSB’nin arıtma tesislerinden Gediz çayına deşarj edilen suların dönüştürülerek tekrar fabrikalarda kullanılır hale getirilmesi.  İnşallah başarılı olur.

İkincisi; yine Tekstil OSB’de inşası devam eden 3. bölgedeki fabrikaların faaliyete geçmeden yağmur sularını biriktirecek sistem kurma zorunluluğu.

Bunları su tasarrufu konusunda oldukça olumlu girişimler olarak görüyorum.

Artık her işi Allah’a bırakmasak da onun gösterdiği ışıklı yoldan gitsek daha iyi olmaz mı?

Köyde herkes tarafından sevilen bir hoca varmış. Fakat kader ve dua anlayışı farklıymış.

Bir gün yaşadığı köyü sel basmış. Herkes kaçarken hocamız, yerinden kımıldamıyormuş. Köylülerden birisi aracıyla gelip Hadi Hocam sel geliyor. Atla arabaya kaçalım” demiş. Hocam, “Beni Allah kurtarır. Sen git” demiş.

Sular aşırı bir şekilde yükselmeye başladı. Hocamız, yardıma gelen bir kayığı ve onun ardından gelen başka bir kayığı da reddetmiş. Yine “Allah beni kurtarır” diyerek istememiş.

Sular o kadar artmıştı ki, evin bacasına çıktı ve yardıma gelen bir helikopteri de aynı şekilde geri çevirmiş. Sonra da boğularak ölmüş.

Allah katına yükselince merakla sormuş:

“Allah’ım sana güvenmiştim, niçin benim dualarımı kabul edip beni kurtarmadın” şeklinde yakınmış.

Karşılığında şu cevap gelmiş: “Ya kulum denedim hem de çok denedim, önce sana arabasıyla komşunu gönderdim.

Sonra bir kayık ve ardından bir başka kayık daha gönderdim. Ama sen kabul etmedin. En sonunda helikopter gönderdim ama onu da kabul etmedin. Ben daha ne yapayım?” demiş.

Yorumlar (4)
Beynelminel 3 ay önce
Su konusunda halka dişinizi fırçalarken arada suyu kapatın diye öğüt verilir. Tamam yanlış değil. Fakat hedefi ıskalamamak lazım kentlerde su kullanımının %95i sanayi ve tarım iledir. Bu oran uşak özelinde daha da yüksek olabilir. Vatandaşın evinin önündeki domatesi sulamaya izin çıkmaz yasak koyarlar ama devasa villa kentlerin her tarafı çimdir. Günde 3 kere sulanır. Tarımda bilinçsiz sulama, sanayide aşırı kullanım olduğu sürece hiç bir uşaklı yıkanmasa da su sorunu çözülmez.
Sade ve Duyarlı Vatandaş 3 ay önce
Nihayet Birisi Bu Soruna Değindi!
Salih Bey yıllardır sizi ve gazeteciliğinizi takdir ederek takip ediyorum. Esasen Gazetecilik mesleği sadece olan olayları değil; fark edilmeyeni ya da bir sonraki basamakta karşılaşabileceğimiz durumları ve risklerden de bizleri haberdar eden bir misyon üstlenmektedir. Bu sebeple bu seviyede az gazeteci olduğunu görüyor ve sizin bu konudaki yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum.
Gelelim su sorununa; malesef Uşak'ın kuraklığı ülkemiz genelinde dahi en dikkat çekici noktaya gelmişken kentimiz özelinde herhangi bir önlemin alınmadığını görmek beni kahrediyor. Bir doğa sever olarak en başta israfa karşı biri olarak vatandaşımızın bilinçlenmesi ve bu konudaki farkındalığının derhal en üst seviyeye çıkarılması gerekiyor. Uşak'ın merkez köylerindeki kuyulardan vahşi sulama yapılması, özellikle deri ve tekstil fabrikalarının neredeyse her birinin kuyu sahibi olması malesef yeraltı kaynağını da bitirme noktasına geldi. Zaten yağış olmadığı gibi bir de yeraltı kaynaklarının israf ile tüketilmesi eski nesil üretim tekniklerinin ucuz olmasından dolayı tercih edilmesi malesef tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Tabiki kıyaslanmaz ancak doğal afet olarak şu anda deprem yaşamadık ancak çok ağır bir susuzluk ve kuraklıkla karşı karşıyayız, artık herkes fark etsin lütfen. Bu da bir DOĞAL AFET...
Çözüm ve Öneri: Her şeyi eleştirmede mahir olan bir genel kültürün üyesi olmama rağmen her sorunun ardından somut çözümleri sıralamanın daha hayati ve önemli olduğunu düşünüyorum. 2007 yılında büyük bir sıcak hava dalgası yaşanmıştı ve termometreler 50'leri görmüştü; haberlerde her gün İzmir'in 2 günlük suyu kaldı, İstanbul'un 3 günlük suyu kaldı gibi bilgilendirmeler yapılıyordu. Ülkemiz dışında Güney Afrika Cape Town'da ise "0 Day" yani "Sıfır Günü" yaşandı. Yani sıfır su... Kentimiz ve çevresinde su kaynaklarını besleyecek akarsu vb. bir doğal kaynak bulunmaması da cabası. Burada kent genelinde hızla bir kampanya düzenlenerek "Uşak İçin 0 Günü" yani hiç suyumuzun kalmayacağı günü insanlara duyurmamız gerekiyor. Özellikle sanayi ve tarımsal sulamada da benzer bir takip kontrol mekanizması kurarak bu tehlikenin önlenmesi için onların da sıfır gününe yaklaştığımızı bilmeleri gerekiyor. Vatandaşlarımız için ise 0 Gününe varmadan önce neyi ne kadar azaltarak ne kadar tasarruf edeceklerini görecekleri, afiş, sosyal medya paylaşımı vb. kitle iletişim araçlarından yararlanarak bu kampanyanın yaygınlaştırılmasını sağlamalıyız. Suyu ve diğer kaynakları israf etmemenin önemine dikkat çekmeliyiz. Burada en önemli misyonun Valilik, Belediye ve ilgili diğer kurumların en önemli rolü üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Geç Olmadan, Geç Kalmadan Suyunu İsraf Etme, Susuz Kalma...
Uzak Gurbet Diyardan Selamlar ! 3 ay önce
Bu guzel gazetenizin sitesini simdi tesadufen ke$f ettim. Dopdolu harika bir haber sitesi. Kuraklik meselesine deginmeniz ozellike ilgimi cekti. Burda (Kanada) dunyalar kadar su olmasina ragmen, her alanada su kullanimina ozenle yasal olarak, ve kisisel olarak halk dikkat eder. "Beynelminel" rumuzlu okurunuz sozkonusu bu acil sorunu az ve oz harika bir yorumla dile getirmis. Hem ko$e yazinizi, hemde sayin okurunuzu takdir ediyorum.
Orhan 3 ay önce
Herşey Allah'tan gelir
İstemesini bilmezsin selde bogulursun
İstemesini bilmezsin susuz kalırsın.
Genel konuşuyorum yiyelim içelim gezelim
Siz başıboş mu yaratildiniz sanıyorsunuz kendinizi diyor Rabbim
Sizde medya olarak karamsar şeyler yayinlamayin lütfen işiniz gücünüz yangına barutla gitmek kelimelerinizde hiç hayır görmüyorum herşey insanlardan kaynaklanıyor biran evvel aklımızı başımıza almamız gerek..,...........