Salih Kılınç

Salih Kılınç

ŞU “10 OCAK” SAHTEKÂRLIĞINA BİR SON VERİN ARTIK

Gazetecilik mesleğinde koskoca 32 yılı devirdim. Şimdi 33. yılın içerisindeyim. Mesleğimi de hep memleketim Uşak’ta yapmaya çalıştım.

Geçen 32 yılda “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü”nün dünya ile falan hiç alakası olmadığını, Türk basın emekçilerine özgü olduğunu bile bir türlü öğretemedim.

Adam, inatla “10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü” falan diyor. Habere çıkmak için senede bir gün gazetecilere yalakalık yapacak. Onu da eline yüzüne bulaştırıyor.

“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” adı budur ve Türkiye’den başka yerde kutlanmaz Üç Nokta…

Geçen süreçte bakıyorum da politikacısı, iş adamı, sanayicisi, gazetecisi, her kesimden insan profili gittikçe olumsuz şekilde değişiyor. Mesleğimin hasiyeti ve onuru tamamen ayaklar altında kalmış, gazeteciliğin ’G’sini bilmeden kolay yoldan adam yolmanın bir aracı olarak gören sözüm ona gazeteciler yüzünden toplumun iğrendiği, elinden gelse gazetecileri kapısından sokmayacağı bir meslek haline getirmiş.

Bunda en büyük pay da yıllardır kendine çeki düzen vermeyen ve gazetecilik kisvesi altında her naneyi geven sözüm ona gazetecilerdir.. Kendine saygısı yok ki topluma saygısı olsun.

Şantaj yapıp para koparmaya çalışmak, önüne 3-5 kuruşluk kemik atan sahibine kuyruk sallayıp, sahibin sevmediği insan, kurum ya da kuruluş hakkında yalan haber yapıp hasiyet cellâtlığı yapmak gazetecilikte en masum olaylardan sayılır oldu.

Çekemediği meslektaşını kötüleyip şikâyet etmek, kazık atıp dolandırmak, gazeteciliğin gücüne güvenip işyerinde kadın çalışanlarına cinsel istismarda ya da tacizde bulunmak, yine üç kuruş uğruna terör örgütlerine, mafya bozuntularına yağ çekmek gazeteciliğin şanından oldu.

Gazetecilik, ajansın gönderdiği haberi ya da resmi kurum ve kuruluşların gönderdiği haberleri kopyalayıp yapıştırmak olmamalıdır. Gazeteci olayı yaşamalı, gözlemlemeli ve edindiği bilgiler ışığında yorumlayarak tarafsız şekilde halkı bilgilendirmelidir.

Gazeteciği bana öğreten ustalarım hep; “Gündem peşinde koşan değil, gündem yaratan gazeteci ol” diye öğüt vermişlerdi. Başardım ya da başaramadım bilemiyorum. Ama 32 yıllık meslek yaşamımda hep fark yaratmaya çalıştım. Cezasını da gördüm.

En büyük farkı da 2017 yılında Murat Dağı’nda altın arama izni istendiği ve burada altın maden kurulduğu takdirde Türkiye’nin yarısının susuz kalacağını dünyaya ilk duyuran gazeteci olmak benim mesleğimde en büyük başarımdır.

Murat Dağı’nın kurtulmasında en büyük rolü oynayan gazeteci olmaktan onur duyarım. Bu olay bana göre, çocuklarım ve ya torunlarım mesleğimde “Ne yaptın?” diye sorduğumda gururla anlatacağım bir olaydır.

Korkak, kaypak, üç kuruş için onur ve şerefini satan insan, bırak gazeteci olmayı önce insan olamaz. İnsan olmayı beceren iyi bir gazeteci olur. Bu halk aptal değil, yalanla dolanla, sahtekârlıkla gazetecilik yapanı iyi bilir.

Bunun da çok basit bir yöntemi var. İnternette en çok tıklanan Uşak’ın yerel internet haber sitesi, en çok okunan yerel gazetesi, varsa en çok izlenen yerel televizyonu sıralamasına baksınlar.

O sıralamadaki yerleri aynı zamanda Uşak halkının gönlündeki ve gözündeki yeridir. Kaç yıl daha bu mesleği yaparım bilemiyorum. Ancak, Uşak basını, en yüksek irtifadan paraşütsüz yere çakılıyor. Tek üzüntüm budur.

TOPLUM NASIL İSTİYORSA ÖYLE YAŞAR

Uşak basını, kötü de toplumunun diğer kesimleri iyi mi? Artık ağızdan çıkan sözün hiçbir öneminin kalmadığı, yaşan söylerken yüzünün bile kızarmadığı insanların bu kenti yönetmeye kalkmasına, topluma yön vermeye çalışmasına ne demeli? Uşak halkı bunlara layık mı? Layık olmadığını her zaman gösteriyor zaten.

Geçenlerde Uşak ile ilgili çok önemli bir gelişme hakkında bazı sanayici ve iş adamları liderlerini, bir siyasi parti il başkanını telefonla aradım ve görüşlerini sordum. Hepsi de sözleşmiş gibi bana 5 dakika sonra döneceğini, kimisinin görüşmesi olduğunu, kimisi de araç kullandığını söyledi.

Üzerinden bir buçuk ay geçti. Hala dönecekler. Canları sağ olsun. Tabi ki dönmek zorunda değiller. Ama 5 dakika sonra döneceklerini söylemek yerine “Kusura bakma arkadaş. Ben sana konuşamam” deselerdi saygı gösterirdim. Niye yalan söylüyorsun? Ben sana bundan sonra nasıl güveneyim?

Bir siyasi parti il başkanından da bir gün önce randevu istiyorum. Bana göre çok önemli bir konuda yalnız olarak görüşmek istediğimi özellikle söylüyorum. İş yerine gidiyorum. Yalnız görüşme talep ettiğim halde benimle 3 kişinin yanında ulu orta meydanda görüşmek istiyor. Sonra randevu verdiğini bile bile utanmadan bir partilisinin  az evvel telefon ettiğini  oraya gitmesi gerektiğini söylüyor. Sinirle mekânını terk ettim.

Madem işin vardı, söyleseydin de gelmeseydim ya. Adamın her yeri ayrı oynuyor. Bundan il başkanı olursa at kılından gramofon iğnesi olur.

Bir toplumun tüm bireyleri dürüst olmadığı sürece çürümüşlük o toplumun her katmanına dağılır.  Bir çürük elmanın sepetteki bütün elmaları çürütmesi gibi.

SARIMSAĞI NEREDE YEDİYSENİZ AĞZINIZI ORADA KOKUTUN

Neden yıllardır, sadece Türkiye’ye özgü olan “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” diyemiyor da “Dünya Gazeteciler Günü, gazeteciler bayramı” gibi bir tarafından bir şeyler uyduruyor? Şimdi anladınız mı?

Bir yıl boyunca adamın basın umurunda bile değil, haberini ister yapsın ister yapmasın? Bir kuruş kutlama vermez. Gazeteciye selam vermez. 10 Ocak’ta güya gazeteciyi unutmadığını göstermek için gününü kutlamaya kalkar. Onu da yüzüne gözüne bulaştırır.

Gazetecinin günü ile derdi ile tasası ile alakası yok ki…

İYİ GAZETECİ KİMDİR?

Gazetecilik mesleğine başladığımda hep iyi bir gazeteci olmayı hedefledim. Geçen 32 yıl boyunca da iyi bir gazeteci olup olmadığım konusunda kendimi hep sorguladım.

Geriye dönüp baktığımda bu sorunun cevabını verecek kişinin ben ya da herhangi biri değil, Uşak ilinde yaşayan tüm hemşerilerim olduğunu keşfettim.

Halk senin haberlerini okuyorsa yorumluyorsa, yaptığın haberler, yazdığın yazılar, toplumun hayatında değişikliklere yol açıyorsa o zaman başarılı oldun demektir.

Benim iyi bir gazeteci olup olmadığıma yıllardır her konuda bana destek olan canlarım karar versin.

Amma velâkin, ben onlardan çok razı oldum. Hak da onlardan razı olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi