Mehmet Keyvan

Mehmet Keyvan

Kurtuluşun 100. Yılında Uşak (2)

Uşak’ın Ulubey İlçesi Omurca Köyünde Rumi Takvime göre 1303, Nüfus Kayıtlarına göre 01.07.1888 Tarihinde Dünyaya gelmiştir. Umurcalı Abdullah Oldukça Gür Sesli, Sarışın, Mavi Gözlü, Beyaz Tenli ve az konuşan bir yiğitmiş.

Yemenden Çanakkale’ye kadar birçok savaşlara sıhhiye Çavuşu olarak katılmıştır.18 yıl savaşlara katıldıktan sonra yalınayak memleketine dönüyor. Yunan Başkomutanı Trikopis’in esir alınmasından sonra Yunan ordusu bozuluyor ve geri çekiliyor. Geçtikleri yerleri yakıyor, yıkıyor ve yağmalayarak kaçıyorlardı. Kaçan Yunan Ordusu 2 Eylül 1922 tarihinde Akkeçili köyünden omurca Köyüne girerken Abdullah Çavuş altı Yunan askerini öldürüyor, silahlarını arkadaşlarına veriyor. Düşmanın peşini bırakmayarak rastladıkları Yunanlılarla Harp ediyorlar. Sabah Alaca Karanlıkta Omurca istikametinde kaçan yunan askerlerine pusu kuruyor. Abdullah Çavuş ‘’Birinci Manga ikinci Bölük Ateş’’ diye gür sesi ile emirler vererek düşmanın Omurca ’ya girmesini engelliyor. Öldürdükleri Yunan askerlerinin silahlarını köyde eli silah tutan insanlara vererek Omurca, Demirören, Bekdemir, Dutluca, Köseler, Ulubey, İnay, Kışla, Küçük İlyaslı, Karaca Ömerli, Güzelköy, Akçaköy, Düzköy, Aydınlı’ya kadar Yunan askerleri ile savaşmışlardır.. Salihli de köyüne dönme düşüncesini Kolordu Komutanı İzzettin (Çalışlar) Paşaya söylemiştir. Paşa ’’Benden İstediğin bir şey var mı?’’ diye sorunca Halk Kahramanı Omurca’lı Abdullah Çavuş ‘’Paşam Biz Vatanımız, Bayrağımız ve Namusumuz için savaştık. Bayrağımız İnmesin Ezanı Muhammed dinmesin Yeter. Sizden Hiç Bir şey istemiyorum’’ diyerek izin alıyor ve köyü Omurca’ ya dönüyor.

Halk Kahramanı Abdullah Çavuş Kuvayı Milliye Adına Çalışmış ve Evini Kuvayı Milliye’nin cephaneliği ve malzeme deposu olarak değerlendirilmiştir. Anlatılanlara göre; 1. Ordu Komutanı İzzettin (Çalışlar) Paşa,4. Kolordu Komutanı Mirliva Fahrettin (Altay) Paşa,2.Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa ve Doğu Kuvvetler komutanı Kazım Karabekir Paşa ile görüştüğü bilinmektedir.

Halk Kahramanı Abdullah (Dikmen) Çavuş 3 eşi,7 çocuğu (3 Erkek-4 Kız) ile hayatını sürdürmüş olup,05.01.1964 Tarihinde Omurca Köyünde vefat etmiştir. Kabri Omurca Köyü Mezarlığında Bulunmaktadır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, milli mücadele şehitlerini, gazilerimizi ve Abdullah Çavuşu rahmet ve minnetle yâd ediyor ruhları şad olsun.(1)

ÇARDAK KÖYÜ VE İZZETTİN ÇALIŞLAR

30 Ağustos günü Dumlupınar’da bozguna uğrayan ve imha hareketinden kurtulan General Franco kumandasında tekrar toplanan 1.-2. Yunan piyade tümenleriyle bir süvari tugayı, birinci kolordumuzun darbeleri karşısında 30 ve 31 Ağustos günlerinde Hallaçlar-Kaplangı hattında kat’i mağlubiyete uğramıştı. General Franco 1 Eylül 1922 günü ümitsiz bir halde Uşak’ın Kabaklar- Kusura deresi-Elma dağı hattında tutunmaya çalıştı. Karlık istikametinden ilerleyen 15 ve 57 tümenlerimizle Kabaklar istikametine ilerleyen 6.tümenimizin taarruzları önünden perişan bir halde kaçtı. Franco Uşak’ta tutunamayarak İzmir yolunu tuttu. Şimdi onun elinden yalnız şehirlerimizi, köylerimizi yakmaktan ibaret cinayetler geliyordu. Güzel Uşakta bu cinayetlerden kurtulamadı. Birliklerimiz süratle Uşak ovasından şehre doğru ilerlerken şehirden duman ve alevler yükseliyordu. Bu yangın dumanlarını görünce bir süvari bölüğünü dörtnala şehre yetiştirdim.

Akşama doğru karanlık basmadan Piyade öncüleri ve Kolordu karargâhı şehre yetişti. Çarşıda başlayan yangın söndürüldü. Yağmalara ve diğer bir fenalığa meydan bırakılmadı. Şehrin manzarası sakin ve halk sevinç içindedir. Mustafa Kemal’in meşhur (Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!)emrini Uşak’ta aldık.

2 Eylül günü Uşak’ın Çardak köyüne vardığım zaman Mustafa Kemal ve İsmet paşa iki büyük komutan ve iki Milli Halaskar Uşak’a girmiş bulunuyordu. Zafer yolunda Afyondan sonra Mustafa Kemal’in vücudu ile şeref ve sevinç duyan ilk şehrimiz Uşak’tır.

Çardak köyünde çadırda çalışırken Uşak’tan telefonla Generalliğe terfiimi bildirdiler.920 Eylülünün başında Uşak’tan Yarbay olarak ayrılmıştım.922 Eylülünün başında Uşak’a General olarak girdim. Fakat benim en büyük sevincim Uşak’ta düşmanı hezimete uğratan ve Uşak’a ilk giren birliklerin başında bulunmak lığım oldu. Uşak’tan ayrılırken bu ümit ile ant içmiştim. Şimdi bu andı yerine getirmiştim.

Sevgili Uşaklılar! Acıları da beraber duyduk, sevinçleri de Beni Uşak hemşerisi yapmanızın hikmeti de budur. Bu münasebetle Uşak’ın düşman işgalinde ve Ordumuz tarafından kurtarılışında kanlarını döken kahramanlarımızı rahmet ve saygı ile anarım.

İzzettin ÇALIŞLAR

Emekli Orgeneral

İstiklal Harbinde UŞAKTAN HATIRALAR-T.C.M.UŞAK LİSESİ 1943-1944 YILLIĞI. SAYFA 30-34”(2)

1.Kolordu Komutanı İzzettin Çalışlar anılarına şöyle devam edecektir.

“Uşak yakınlarında,2 Eylül günü saat 04.30 da düşman artçıları ile çatışmaya girildiği, elli kadar esir alındığını ve iki yüzden fazla zayiat verdiğini, raporla bildirdik. Sabah 07.00 de Kolordu Uşak’tan ayrılıp yürüyüşe geçmişti.09.45 e kadar, hiç düşman görülmedi. Saat 11.00 de Çardak köyü civarında zayıf bir düşman artçısıyla çatışıldı. Süvari alayının Akkeçili-Çardak yönünde düşmanı vurmasını söyledim. Ben, Bölme-Külköy üzerinden Çardak’a yürüdüm. Düşmanın 4-5 bin kişilik bir kuvvetle buradan batıya geçtiğini öğrendim. Saat 15.30’daÇardak köyünün güneybatı sırtlarında çatışmaya girildi ve 18.00 sıralarında düşmanın çekildiği, düşmandan 9 tüfek,1 otomatik tüfek, üç top, bol cephane, dokuz subay esir ve on kadar ölü asker bırakarak Akçaköy yönüne kaçmışlardır.

2 Eylül gecesini Çardak köyünde kurulan karargâhta geçiren kolordundan saat 23.00 de 1.ordu komutanlığına rapor gönderilmiştir.

Çardak’ta sevinç gözyaşlarıyla bizi karşılayan muhterem köylülerimiz, özellikle kadınlar, bizi ağırlamak için ellerinden geleni yaptılar. Hiçbir şeyi esirgemediler, bunları iyi tanırdım.1920’deUşak’tayken Çardak köyü etrafında tatbikat yapardık. Çardak bağlık bir yerdir. Köy dışında bağların kenarında çardakları kurduk ve ilk defa rahat bir gece geçirdik.

Alaşehir ve Elvanlar’ın düşmesi ile buralarda bulunan uçaklarımız, Banaz Nohut ova ’ya çekilmiş, pilotlarımız ve uçaklarımız hazır beklemektedir. Kurtuluş savaşında ilk ve son uçuşları gerçekleştiren sivil pilot, Gazi Vecihi (Hürkuş) anılarında o günlerden şöyle bahseder.

“15 Ağustos 1920 Pazar günü,23.Alay Komutanı İzzettin Bey (Çalışlar)Kula-Alaşehir hattında keşif yapmamı istedi. Alaşehir’de keşif yaparken bir düşman karargâhını bombaladım ve Uşak’a dönüp raporumu verdim.

20 Ağustos’ta yeni bir emirle Simav’a gönderildim.21 Ağustos’ta Yüzbaşı Fazıl ile iki uçak tekrar Simav’a gittik. Daha sonra Demirci üzerinde görev yaptım.

31 Ağustos’ta Uşak düşünce Afyon’a naklettik uçakları…

NOTLAR

NOT:1-Mehmet Keyvanoğlu Ulubey ve köyleri Sayfa:

NOT:2-Mehmet Keyvanoğlu Ulubey ve köyleri Sayfa:

KUZEY KERVAN YOLU

Sad dağı, Cafer Gazi türbesi yakınında bölünen düşmanın diğer kolu, kuzeye yönelmiş, hedef olarak Gediz’e gitmek düşünceleri vardır. Şimdi sadece Yörüklerin koyun ve keçi ağıllarının bulunduğu eski Manastır köyünden, Erce ovaya geçen Yunan kuvvetleri kervan yolunu bulamamanın şaşkınlığındadır. Dümenler köyünün üzerine geldiklerinde Yörüklerin taciz ateşi ile karşılaşırlar. Türk birlikleri zannederek yönlerini güneybatıya çevirip, Bahadır köyünün altından Ovacık köyüne gelmişlerdir.

Yunan kuvvetlerinin geri çekildiği günlerdir.

Dumlupınar’da bozulan düşman, Murat dağı eteklerine geldiğinde, Küçükler köyü yakınlarında, Yörük efelerin ataş etmeleri ile duraksayıp, ovaya yöneliyorlar. Yörük efelerin ateş etmelerini daha sonra Türk birliği zannettik, diye anlatacaklardır. Yörüklerde düşmanın sayısı azdır diye tahmin ettik, diyeceklerdir. Adala Yörüklerinden Murat Çavuş, Eşekli efe, Uzun Ali ve Ayı Veli, düşmana silah atan efelerdir.

Ovaya yönelen düşman birlikleri burada darı bekleyen Çeceli Kara Murat’ı da yanlarına alarak, Mıngırap üzerinden Karaca hisara gelmişlerdir. Burada köylülerce birkaç askerlerinin öldürülmeleri üzerine köyü ateşe vermişlerdir.

Kuşçu Hasan, Muhtar Gıdiroğlu Osman’a geliyor ve diyor ki - Dayı, Aşağı Karaca hisar köyünü düşman yakıyor.

Gıdiroğlu Osman ona -Hasan git, Göğem köyünde, Çakmaklı burunda Halit Paşa var, bul onu olayı anlat, diyor.

Kuşçu Hasan, Muhtarın dediği gibi Halit Paşa’yı (Akmansü)buluyor.

Halit Paşa, önce inanmıyor, ama dumanları görünce; Yüzbaşı Ahmet ve Topçu Batarya kumandanı Ali Rıza Beylere emir veriyor.-Bataryayı hazırlayın ve gidin bakın diyor.

Bu arada Kuşçu Hasan’a –Git, Uşak’a durumu anlat, diyor.

Kuşçu Hasan-Paşam, atım yorgundur. Nasıl gideyim, diyor.

Paşa-Biz, atların eyerleri üzerlerinde aylardır dolaşıyoruz, diyor.

Bunun üzerine Kuşçu Hasan Uşak’a gidip, karargâha durumu anlatıyor.

Yüzbaşı Ahmet,3 general,300 civarında çeşitli rütbelerde subay ve 12 bin civarında askerin esir alındığını söylüyor. General ve subaylar çakmaklı burundaki çadırların olduğu yere getiriliyor.

Anlatan: Basri ALTINTOP-1938 doğ.(1)

Ovacık’tan sonra Mıngırap köyüne gelmişlerdir.

“Kurtuluş savaşı sırasında, köyde Yörükoğlu Süleyman Muhtardır. Yunan ilk kuvvetleri kaçarak gidiyorlar, arkadan bir birlik daha geliyor. Muhtar, köye haber salıyor.-Bu gelenler Türk askeridir. Elinizde, evinizde ne varsa, azat dedeye (okulun bahçesindeki meşe)bırakın, diyor. Köylümüz ne var, ne yoksa getirip oraya bırakıyor. Bir bakıyorlar, Trikupis ile subayları ve askerler. Muhtar, hemen kıvırıyor.-Ekselans bizde sizi bekliyorduk. Acıkmış olmalısınız, köyümüzün ikramıdır, buyurun, diyor. Trikupis memnun oluyor,-Askerlerine buraya dokunmamalarını söylüyor. Bizi Aşağı Karaca hisar köyüne götür, diyor Muhtara. Muhtar çaresiz kabul ediyor. Aşağı Karaca hisar köyüne gelince Trukupis muhtara bir kılıç hediye ediyor. Muhtar, daha yokuşu çıkmadan, Aşağı Karaca hisar köyünden dumanlar yükselmeye başlıyor. Bu kılıç yakın zamana kadar torun Yörükoğlu Mehmet Sezer tarafından saklanmış. Ancak, kaybolduğunu ifade etti, dolaysıyla kılıcı görmemiz mümkün olmadı.”

Kusura deresinde, bu hattan gelen Yunan askerlerinin tamamının esir alınmasıyla bu cephe kapanmış oluyor.

Uşak’tan kaçan son Yunan çapulcular, Hacı Kadem, Mende, Çınarcık, Aktaş, Beylerhan köyleri ve Güre nahiyesini yakarak kaçarlarken, Süvari bölüğümüz bu çapulcu gurubu yakalar ve esir alınırlar. Süvari birliğinin başında Teğmen Ferit olduğu söylenir. Çok uzun yıllardan sonra Güre geldiği söylenen Ferit Teğmen, sohbette Ord. Albay rütbesi ile emekli olduğunu söylemiştir.(2)

UŞAK’TA BULUNAN ŞEHİTLİKLER VE ANITLAR

1-Sarıkaya önü mevkiinde yaklaşık 150 askerimiz şehit olmuş, onların adına Belde mezarlığı yakınan Şehitler anıtı yapılmıştır.

2-Göğem Zafer anıtı

3-Muharrem Şah, şehitler anıtı

4-Omurca köyü, Şehitler anıtı,

5-Uşak-Merkez Şehitler anıtı

6-Takmak-Şehitler Mezarlığı-Şehitler anıtı

7-Banaz ve köylerinde çok sayıda meçhul asker kabirleri mevcuttur.

8-Banaz-Şehitler İlkokulu bahçesinde, Şehitler anıtı.

NOTLAR

NOT:1-Mehmet Keyvanoğlu-Banaz ve köyleri Sayfa:127

NOT:2-Araştırmalarımızda,1318 doğumlu Ord. Albay Ferit Dermancıoğlu adına ulaştık. Muhtemelen Teğmen Ferit’in bu Albayımız olduğunu düşünüyoruz. Eski Muharipler Dergisi Sayfa:575

SONUÇ

Savaş, yokluk, acı ve ölümdür. Savaşın kanunu ölmemek için öldürmektir. Savaş erkek-kadın ayırmaz, yaşa bakmaz.

Karşılıklı on binlerce ölü, on binlerce yaralı ve sakat kalan insan, parçalanan aileler, soygunlar, yanan ve yakılan evler, talan edilen tarlalar ve bahçeler, büyük hayalleri olan yeni evliler-nişanlılar ve sevdalar, psikolojisi bozulan başta çocuklar ve büyükler. Göçler, açlık, uykusuzluk ve can korkusu ile yaşamak.

Ve, yok olduğu düşünülen bir milletin küllerinden doğması.

Köylerde yaşananları, olaylara şahit olanların torunlarından dinledik, savaşa katılanların anı defterlerinden okuduk, savaşın yoğun geçtiği yerleri ve mevzileri dolaştık, meçhul askerlerimizden bulunanların kabirleri başında dualarımızı okuduk, şükranla yâd ettik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Keyvan Arşivi