Ali Küçük

Ali Küçük

HİÇ BİRİNİZ ÖLÜMSÜZ DEĞİLSİNİZ

Son pandemi insanlığa bir uyarı verdi.

Diyor ki; “Ey insanoğlu, savaşarak, birbirinizi sömürerek, dışlayarak, zulmederek, daha öldürücü silahlar icat ederek bir yere varamazsınız. Kaynaklarınızı insanlığın daha sağlıklı, mutlu yaşaması için kullanın.

Bakın istersem onlarca değişimle sizleri bitirebilirim. Aklınızı başınıza toplayın. Merhamet duygularınızla beraber adaletli olun. Komşunuz açken siz toksanız ve yaratılanı sevmiyorsanız yaratandan ötürü, daha çok birlikte olacağız.) Daha öncesi de var ama, “Kara ölüm” salgınını baz alarak diğer salgınları ibretle okuyun. Unutmayın tüm kazanımınız, aldığınız ve verebildiğiniz nefestir. Hiç biriniz ölümsüz değilsiniz!

*İnsanlık tarihinin en ölümcül salgınlarının başında “Kara ölüm” 75 ila 100 milyon insanı öldürdüğü tahmin edilen Kara Veba Salgını oldu. 1347-1351 yılları arasında Avrupa’da büyük yıkıma yol açtı. Asya'nın güney batısında başlayarak 1340'lı yılların sonlarında Avrupa'ya ulaştı.

*Viral kanamalı ateş salgını: 4 ayrı RNA virüsünün yol açtığı “Kanamalı ateş” salgınları, 1545-1548 yılları arasında Meksika’da ortaya çıktı ve tahminen 5 ile 15 milyon insanı öldürdü.

*Kolera salgını: 1817-1824’de Asya ve Avrupa’da ortaya çıkan kolera salgını, 1899- 1923 yılları arasında net sayı bilinmiyor.Yüksek kayıpların olduğu tahmin ediliyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda 1912-1913 Balkan Savaşı sırasında görülen kolera salgını ciddi kayıplara sebep oldu.

*Çiçek hastalığı salgın: Çocuklarda daha sık görülen hastalıklar listesinde bulunuyor..

*Tifüs salgını : Tifüs epidemisi 1848 yılında 20 bin kişinin ölümünden sorumlu tutuldu.

*İspanyol gribi: İspanyol gribi ya da İspanyol nezlesine, 1918-1920 yılları arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türü yol açtı. İspanyol Gribi, 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri oldu.

*Domuz gribi: Asya gribi, 1957- 1958 yıllarında 2 milyon, Rus gribi 1889-1890 arasında 1 milyon Hong Kong gribi 1968-1969 yılları arasında 1 milyon insanı öldürdü. Domuz gribi ise 2009 yılında 284 bin kişinin canına mal oldu

*SARS salgını: 2002-2003 yılları arasında Asya ve Kanada’da etkili olan Şiddetli akut solunum yolu sendromu (severe acute respiratory syndrome, SARS), dünya çapında 8422 vaka ile 916 ölüm görüldü. Dünya Sağlık Örgütü, ölüm oranını %10,9 olarak açıkladı..

*HIV-AIDS salgını: 2014 yılında dünyada yaklaşık 36.9 milyon insanın HIV pozitif olduğu belirtildi. 2010 yılında 1.8 milyon insan AIDS nedeniyle hayatını kaybetti, bu sayı 2005 yılında 2.2 milyondu.

*Ebola salgını :2013-2016 yılları arasında Batı Afrika’da patlak veren Ebola salgını 11.300’den fazla ölüme yol açtı. Bu salgın, hastalığa yakalanan kişi ve ölümler açısından tarihteki en ölümcül ebola salgını olarak kayıtlara geçti.

*Çin yeni tip corona virüs salgını (COVİD 19)

2019 sonlarında, Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıktı. Yüksek ateş, öksürük ve sonrasında gelişen zatürre ile seyreden yeni tip corona virüs hızla yayılarak tüm dünyayı etkisi altına aldı. Tüm dünyada ölüm sayısI 1.289.000’lere ulamıştır.

(Kaynakça:https://www.ntv.com.tr/galeri/saglik/dunyayietkileyen-buyuk-salginlar,

16 Aralık 2020 günü saat 22.00 da yüksek ateş,halsizlik,terlemeve nefes almakta zorlandığım için Uşak Üniversitetesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Pandemi bölümüne acilen yatırıldığımda anladım işin vahametini.Tedavi gördüğüm on günlük süre içerisinde iki ölümle burun buruna geldim.Yeniden bu yazıları yazabilmemi önce Allaha, sonra sağlık çalışanlarımızın disiplinli,liyakatli,özverili can hıraş fedakarlıklarına borçluyum. Öncelikle Başhekim Doç.Dr.Mücahit AVCİL beye,Dahiliye İç Hastalıkları Uzmanı Başhekim Yardımcısı Dr.Süleyman DİKER beye ve idari kadroya, pandemi bölümü ve hastanemizin tüm bölümlerinde çalışan doktor, hemşire, hasta bakıcı ve hizmetlilere teşekkür ediyorum. Bu öz verili çalışma iklimini oluşturan Başhekim Doç.Dr.Mücahit Avcıl beyin başarılarının en kısa zamanda Profesör unvanıyla taçlanmasını diliyorum.

BAŞHEKİM AVCIL’DAN COVİD-19 UYARISI

Başhekim Sayın Doç.Dr.Mücahit Avcıl’ın’in kaleme aldığı, hastalık sureci ve uygulanan tedaviyi anlatan yazısını sizlerle paylaşıyorum.

“Koronavirüsler (Covid-19), soğuk algınlığı gibi toplumda yaygın görülen, genellikle kendi kendini sınırlayan hafif enfeksiyon tablolarına sebep olmakla birlikte daha ciddi enfeksiyon tablolarına neden olabilen büyük bir virüs ailesidir. 31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Çin’in Vuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni (akciğer enfeksiyonu) vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir koronavirüs (2019- nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 olarak kabul edilmiş̧, virüs SARS CoV’e yakın benzerliğinden dolayı SARS-CoV-2 olarak isimlendirilmiştir. Hastalık, insandan insana bulaşma özelliği nedeniyle hızla yayılmıştır. Ülkemizde ilk COVID-19 vakası 11 Mart 2020 de saptanmıştır.

Hastalık esas olarak damlacık yoluyla bulaşmaktadır. Ayrıca hasta bireylerin öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçtıkları damlacıklara diğer kişilerin elleri ile temas etmesi sonrasında ellerini ağız, burun veya göz mukozasına götürmesi ve temas etmesi ile bulaşmaktadır. Asemptomatik kişilerin solunum yolu salgılarında da virüs tespit edilebildiğinden bulaştırıcı olabilmektedir.

Enfeksiyonun yaygın belirtileri solunum semptomları, ateş, öksürük, halsizlik, yaygın kas-eklem ağrısı ve dispnedir (nefes darlığı). Daha ciddi vakalarda, pnömoni, ağır akut solunum yolu enfeksiyonu, böbrek yetmezliği ve hatta ölüm gelişebilir.

50 yaşın üzerinde olanlar, yandaş̧ hastalığı olanlar (kalp hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, kanser, kronik akciğer hastalıkları başta olmak üzere diğer immunsüpresif durumlar), solunum sıkıntısı olanlar, oksijen satürasyonu<%90-92 olanlar, tomografide yaygın akciğer tutulumu olanlarda hastalığın ağır seyretmesi ve komplikasyon riski yüksektir. Bu nedenle özellikle bu hastaların hastaneye yatırılarak izlenmesi planlanır.

Hastaneye yatırılan Covid-19 pnömonisi hastaların tedavisinde; oksijen, antiviraller, virüs enfeksiyonu üzerine eklenmiş bakteriyel enfeksiyonlara yönelik antibiyotikler, damar içi pıhtılaşmayı engellemeye yönelik heparin (kan sulandırıcı iğne) kullanılmaktadır. Hastalığı ağır seyreden ve akciğer tutulumu fazla olan hastalarda; tedaviye tosilizumab (ya da benzeri diğer anti-sitokin/anti-inflamatuar), steroid (kortizon) ve immün plazma tedavisi eklenmektedir.

Nazal oksijene rağmen satürasyonu düşük seyreden hastalara rezervuarlı oksijen, yüksek akım oksijen, NIV desteği verilmekte; bu tedavilere rağmen solunum yetmezliği devam eden hastalar entübe edilip solunum cihazına bağlanmaktadır. “

Başhekim Doç.Dr.Mücahit Avcıl’e katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ali Küçük Arşivi