Uşak’tan sessiz haykırış; “Bu Işık Hiç Sönmeyecek”

T.C. nin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK`ün ebediyete intikalinin 80. yılında, Uşak’ta düzenlenen törenlerle anıldı.
Uşak’tan sessiz haykırış; “Bu Işık Hiç Sönmeyecek”

 İlk tören, 15 Temmuz Şehitleri Meydanı’nda bulunan  Atatürk Anıtı önünde düzenlendi. Vali Funda Kocabıyık ve Uşak Belediye Başkanı Nurullah Cahan Yüce Ata’ya çelenklerle saygılarını sundu.

 Atatürk'ün 80 yıl önce ebediyete intikal ettiği saat olan 09.05'te sirenler eşliğinde 2 dakikalık Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından bayrağın yarıya indirilmesi ile sona eren anma etkinliğine; CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım, İl Jandarma Alay Komutanı J. Alb. Yalçın baysal, İl Emniyet Müdürü İbrahim Ergüder, İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Nacar, Uşak Baro Başkanı Av. Kazım Kargı, siyasi partilerin il temsilcileri, STK’lar ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Anma etkinlikleri Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen programla sona erdi.

Vali Kocabıyık; “Gerçek kahramanların ölümsüzlüğüne şahit oluyoruz”

Uşak Valisi Funda Kocabıyık, Ulu Önder Atatürk’ün ebediyete intikal edişinin 80. Yılı nedeni ile bir mesaj yayınladı.

Kocabıyık mesajına, “Tarihimizde, yüce milletimiz var olma mücadelesi verdiğimiz her dönemde, tertemiz bedeninden bir kahraman çıkarmıştır. Bu kahramanlar, tarihimizi değiştirecek kadar büyük işler başararak aramızdan ayrılmışlar ve bize, millet olarak bıraktıkları emanetlere sahip çıkma sorumluluğu bırakmışlardır” şeklinde başladı.

Kocabıyık açıklmasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’ni, koca bir imparatorluğun yangın yerine dönen coğrafyasından, âdeta kendi küllerinden yeniden ayağa kaldıran Mustafa Kemal ATATÜRK’ün aramızdan ayrılışının 80. Yıldönümü. ATATÜRK, 80 yıldır yokluğunu hissettiğimiz bir boşluk bırakıp aramızdan ayrılırken, arkasında bıraktığı eserin emanetçileri olarak bizi göstererek: “Benim naçiz bedenim elbet bir gün toprak olacak. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacak.” diyordu.

Tarihimizin şanlı sayfaları arasında bir gezintiye çıktığımızda, Mustafa Kemal ATATÜRK gibi gerçek kahramanların ölümsüzlüklerine şahit oluyoruz. Mustafa Kemal ATATÜRK, Türk milletinin var olduğu günden bu yana kendi öz bünyesinden yetiştirdiği şanlı kahramanlar kervanının en yüce halkalarından biridir. Bu nedenle o, Bilge Kağanlardan, Fatihlerden, Yavuzlardan ve daha nice kahraman atalarından aldığı kutlu sancağın en şanlı taşıyıcılarından biridir. Ve yine bu nedenledir ki dünya üstündeki Türk coğrafyalarının hepsinde hâlâ nasıl buram buram Bilge Kağan kokuyorsa, bir o kadar da Mustafa Kemal ATATÜRK kokmaktadır.

ATATÜRK, bir kumandan, bir lider, bir devlet adamı olmanın çok ötesinde, bir millete “ilelebet payidar kalmanın” rotasını çizen, pusulasını gösteren, haritasını veren bir dehâdır. Kurduğu Cumhuriyet’i bütün nizamıyla ve müesseseleriyle yine yüce Türk milletinin kendine miras bırakan ATATÜRK, bütün varlığını milletine adamış eşsiz bir kahramandır. Eğitimden hukuka, siyasi yaşam düzeninden ekonomiye kadar milletin her derdini kendine dert edinerek geçirdiği zaferlerle dolu bir ömrün ardından genç sayılabilecek bir yaşta milletinin arasından ayrılması büyük bir talihsizliktir.

Her büyük lider gibi, onun da aramızdan ayrılışıyla bıraktığı boşluk kolay doldurulacak bir boşluk değildir. Ancak büyük ve köklü milletlere düşen en temel görev, kaybettiği kahramanlarının ardından sonsuza kadar yas tutmanın çok ötesinde, o kahramanların kendi varlıklarını adadıkları değerlere, kazanımlara sahip çıkmaktır. Milletimizin varlığı ve bütünlüğü için ömrünü ve gerekirse canını feda eden bütün kahramanlarımızın yüce milletimize bıraktıkları görev çok açıktır: bize bırakılan mirasa, bize gösterilen hedeflere ve atalarımızın mirasına sahip çıkmak.

Mustafa Kemal ATATÜRK, 80 yıl önce aramızdan ayrılırken bize binlerce yıllık onurlu bir geçmişten devralınmış bir devlet geleneği ve yüce ideallere sahip bir gelecek tasavvuru bırakmıştı. Ve biz de bugün ve bugünden sonra, tarihimizin şanlı halkalarında büyük işler yaparak kendilerine haklı bir yer edinmiş bütün kahramanlarımızın ölümsüz ideallerine ve hatıralarına sahip çıkmak zorundayız. İzinden yürüdüğümüz ideal, tarihimizin derinliklerinden gelen değerlerimizin Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şahsiyetinde ve fikirlerinde vücut bulmuş zirve hâlidir.

Bu düşünce ve hislerle, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere bütün ölümsüz şehitlerimizin ve kahramanlarımızın aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, şükranlarımı sunuyorum.”