Uşak İnşaat Mühendisleri Odası başkanı Ali Osman Doruk’tan Tüyler ürperten açıklamalar: “Uşak’ta da bataklık üzerinde yapılan konutlar var”

İzmir’de yaşanan 6,6 şiddetindeki deprem hepimizi çok korkuttu ve bir o kadar da acıya boğdu.
Uşak İnşaat Mühendisleri Odası başkanı Ali Osman Doruk’tan Tüyler ürperten açıklamalar: “Uşak’ta da bataklık üzerinde yapılan konutlar var”

Usta gazeteci Salih Kılınç da ilimiz Uşak’ta olası bir deprem senaryosu üzerine Uşak İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Ali Osman Doruk ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

Bu söyleşide, deprem olasılığı azda olsa Uşak için zemini tehlikeli bölgeler, imar affı ya da imar barışı sonucu ruhsatlandırılan binaların ne kadar tehlikeli olup olmadığı, inşaat denetimlerinin yeterliliği, bina alırken nelere dikkat etmeli? Uşak’ta deprem sonrası toplanma alanlarında neler bulunmalı? gibi konular masaya yatırıldı.

İşte Uşak İMO Başkanı Ali Osman Doruk’tan tüyler ürperten açıklamalar:

Uşak’ta da bataklık araziler üzerinde yapılaşma var

“Merkez üssü İzmir’e 70 kilometre mesafede olan Seferihisar ilçesindeki depremde İzmir’deki binalar yıkıldı ve can kayıpları yaşadık. Burada hemen aklımıza; “Bu nasıl olabilir? sorusu geliyor.

Bu sorunun cevabını; zeminin kötü olması, bataklık alanların ve dere yataklarının imara açılarak buralara bina yapılması olarak verebiliriz. Ne yazık ki ilimiz Uşak içerisinde de böyle yerler var. Eski Uşaklılar da iyi bilir tren yolunun Esentepe tabir edilen tarafı bir zamanlar bataklık araziymiş. Oradan gelen zemin etüt raporlarında da zemin değerlerinin düşük olduğunu görüyoruz.  Tamam şu an İzmir kadar tehlikeli olmasa da risk taşıyor.

Aynı zamanda kentsel dönüşüm alanı olan yerin de sulak bir arazi ve eski tabakhane olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde Devlet Hastanesi ve Uşak Şeker Fabrikasının bulunduğu alanlarda yer altı suyu seviyesinin yüksek olduğunu ve zeminin taşıyıcılığının düşük olduğunu orada yapılan çalışmalardan biliyoruz. Yukarıda bahsettiğim alanlarda bulunan yapıların bu nedenle riskli bölgelerde olduğunu düşünüyorum.

İlimizdeki bina kaliteleri konusunda 1999 Marmara depreminden sonra hazırlanan yönetmelik ve yasalarla ve doğru bir denetim ve mühendislik hizmeti alan binların güvenli olduğunu söyleyebilirim. Özellikle hazır beton kullanımının zorunlu olması ve betonu sıkıca saran nervürlü demirlerin kullanımı yapıların kalitesi ve güvenliğini artırmıştır. İzmir depreminde 2000 yılından sonra yapılan binaların kaliteli ve güvenlikli olduğunu gördük.

Binalar hasar alsa dahi insanların sağ salim içinden çıkması çok önemli

Şimdi bunu söyleyince kimsenin aklına; “Benim binam kaç şiddetinde depreme dayanır? Ya da çok güçlü hasar görmez” gibi düşünceler gelmesin. Biz mühendisler yaptığımız projede binaların hasar alabilir. Çatlaklar olabilir. İzmir de de 30-40 yıllık binaların hasar aldığına şahit olduk. Burada bu binalar doğru tasarlandığı için insanların çıkmasına izin vermiş, onlar kaçıncaya kadar dayanmış. Demek ki bu tip binalar tasarlanırken doğru tasarlanmış, İnsanların çıkmasına izin vererek görevini yapmış diyebilirim.

Deprem sonrası ah vah edeceğimize öncesinde nelere dikkat etmeliyiz?

Hep deprem sonrası ah vah ederek neler olduğunu konuşuyoruz. Asıl yapmamız gereken deprem öncesi yapılması gerekenlerdir. Konut satın alırken; metrekaresi, balkonun genişliği, cephesi ne tarafa bakıyor? Rengi boyası gibi unsurlara bakıyoruz.

Halbuki asıl bakmamız gereken yerler; Hangi beton kullanılmış? Doğru bir mühendislik hizmeti almış mı? Mühendisi kimdir? Denetlemesi yapılmış mı? Kimler kaç kez denetlemiş? Bunlara bakmayınca her depremde olduğu gibi bu acı tabloyu yaşıyoruz. Halbuki altında canımız var, sevdiklerimiz var, Öncelikle bu sorulara cevap aramalıyız.

Öncelikle içerisinde yaşadığımız bina depreme dayanıklı mı? Bu soruya cevap aramalıyız.

Binalara dijital kimlik verilmeli ve kalitesi buradan takip edilmeli

Son yıllarda biz inşaat mühendisleri olarak hükümet ve ilgili bakanlıklarla binaların dijital ortamda kayıt altına alınarak birer elektronik kimlik verilmesi önerisinde ısrarcı olduk. Bu konuda olumlu gelişmeler yaşanıyor diyebilirim.

Nasıl bir araç alırken, aracın, şasesinde bir değişiklik olup olmadığı, kazaya karışıp karışmadığı, boyasının değişip değişmediği. Yapılan bakım ve onarımlarla ilgi bilgi sahibi olabiliyorsak bu sistemle binalarda da aynı bilgilere ulaşabiliriz.

Bu bize şöyle bir avantaj da sağlayacaktır: Ülkemizde 1943 yılından bu yana 23 kez imar affı veya imar barışı ilan edilmiş. Aldığınız bir yapının imar affı ile yasal hale getirilip getirilmediğini ve güvenli olup olmadığını öğrenme şansına sahip olacağız. Binanızın kimlik sistemi olursa sizler ne aldığınız bileceksiniz.

Nasıl araçlarımız ve asansörlerimiz iki yılda bir bakıma ve denetime tabi tutuluyorsa binalarımıza da aynı işlem uygulanacak. Hani hep duyarız ya bir mağaza, bilardo salonu market yapmak için binaların kolonlarını falan kesmişler diye.

Bunu İstanbul, Elazığ ve diğer depremlerde görmüştük. Aynı olayı muhtemelen İzmir de de göreceğiz. Kimlik sistemi sayesinde bu tür işlem yapılıp yapılmadığını ve olası bir deprem sonrası binamızın hasar alıp almadığını anında öğrenebiliriz. Böylelikle deprem öncesi gerekli her türlü önlemleri baştan almış oluruz.

Dijital kimlik sayesinde binaların betonarme sisteminin sağlamlığı ve yaşı gibi faktörleri kolayca öğrenip hangi bölgelerin riskli olduğunu kolayca öğrenme şansına sahip olacağız. Böylece Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ve belediyeler bölge hakkında bilgi sahibi olarak kentsel dönüşüm alanına nereden başlamak gerektiğine rahatlıkla karar vermiş olacaklar.

Riskli bina analizi yaptırmak da çok riskli

Kentsel Dönüşüm Yasası da acilen değişmeli. gördük. İnsanlar oturdukları binanın güvenli olup olmadığını anlayabilmek için risk analizi yaptırdıklarında mevcut yasaya göre riskli çıkarsa iki ay içerisinde binalarını tahliye etmek zorunda kalıyor.

İzmir’de yıkılan Rıza Bey Apartmanı riskli ilan edilince daire sahipleri arasında anlaşamamış. Kimisi dairesini satıp kaçmış. Kimisi oturmaya devam etmiş. Sonuçta üzücü olmuş. Devletin bunun önüne geçmesi lazım.

Bu konuda benim bir önerim olacak: Riskli yapı tespit edildiğinde devlet bu yapıyı sahiplerin elinden alacak. TOKİ ya da başka bir devlet kuruluşu eli ile yapacak. Ekstra bir maliyet çıktığında da uzun vadeli kredilerle insanları mağdur etmeden bir çözüme kavuşturmuş olacak. Yoksa b tip depremlerle çok canımız yanacak.

Uşak’ta imar barışından faydalanan binalar ne derece güvenlidir?

Uşak’ta 2019 yılında uygulanan son imar barışından yaklaşık 20 bin başvurunun yapıldığını biliyoruz. Bu 20 bin başvurunun içerisinde apartman, müstakil ev, bağımsız yapı veya daire olabilir Bu çok ciddi bir rakamdır.

İnşaat Mühendisleri. Odaları olarak yurt çapında yaptığımız serzenişler ve medyada yer alan konu ile ilgili haberler sonucu bakanlık ülke çapında tüm başvuruları inceleme altına aldı. Beyana aykırı yalan beyan başvuruları ayıklıyor. Yalan başvuru tespiti yapıldığında önce imar cezası kesiyorlar ve yıkım kararı aldırıyor. Daha sonra elektrik, su ve doğalgazın kesilmesi yoluna gidiliyor. Devletimiz yaptığı yanlışın farkına vardı. Şimdi bu yanlıştan dönmek için uğraş veriyor.

İlimizde barış affı ile ilgili yapılan yaklaşık 20 bin başvurunun otomatikman incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yapı denetim sistemi son yıllarda daha aktif hale geldi. EBİS değimiz “Elektronik Beton izleme Sistemi” sayesinde cipli beton ile alınan betonun o inşaata ait olduğuna emin olabiliyoruz.

Bazı imar kanununda ve deprem yönetmeliklerinde düzeltilmesi gereken çok önemli konular var. Bu konuları Uşak üzerinden örneklemem gerekirse; ilimizde çok büyük balkonlar ve çıkmalar yapılıyor. Bu yapının tabandan daha büyük bir alan kaplamasına neden oluyor.

İzmir’de gördüğümüz kadarı ile en çok hasar alan kısımlar balkon kısımları ve büyük konsol çıkmaları oldu. Bununla ilgili Uşak İnşaat Mühendisleri Odası olarak Uşak Belediyesi ile yakın zamanda bir görüşmemiz olacak. Balkon ve çıkmaların yeniden düzenlenmesi için elimizden geldiğince baskı oluşturmaya çalışacağız.

Personel yetersizliği yüzünden yeterli denetim yapılamıyor

Bir inşaat yapılırken, “Doğru beton atılıyor mu? Şantiye şefi inşaatta kontrol görevini yerine getiriyor mu* İnşaat projelere uygun şekilde ilerliyor mu?” tüm bu işlemleri kontrol yetkisini elinde bulunduran kurum Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüdür.

Ne yazık ki müdürlüğün elinde yeterli personel olmadığı için yapı inşaatları yerinde denetim görevini yeterince yapamıyor. Biz bu olumsuzluğu şifahi olarak bildiriyoruz. Yazılı olarak başvuruyoruz. Bizim uygulamamızın denetlenmesi bizim açımızdan da önemli.

Deprem sonrası toplanma alanlarında temiz su yok

Ülkemizde deprem sonrası toplanma alanları belirlenmiş. Uşak’ta da bazı büyük park alanları ve meydanlar toplanma alanları ilan edilmiş. Ancak toplanma alanlarında temiz su temin edilmesi ve atık suların def edilmesi gibi önlemlerin alınmadığına şahit oluyoruz. Deprem sonrası her taraf yıkılmış. Toz toprak içerisinde. Siz Temiz suyu nereden bulacaksınız? İnsanlar tuvalet ihtiyacını nasıl giderecek?

İzmir de şu anda toplam alanlarında temiz su ve atık su konusunda büyük sıkıntılar yaşanmakta.

Uşak İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu hafta içerisinde Uşak Belediyesi ve AFAD ile yazışmalarımız olacak.