Esnafı siyasi mültecilerden daha haysiyetsiz duruma düşürdüler

Tüm dünyayı ve ülkemizi kıskacına alan virüs salgınında lokanta ve restoranların günah keçisi ilan edildiğini kaydeden Uşak Aşçılar ve Lokantacılar Esnaf Odası Başkanı Şeref Parlas, küçük ölçekli işletmelere verilen destek sözlerinin yerine getirilemediğini, 13-19 Nisan arası yarım, 29 – 17 Mayıs arası tam olmak üzere 35 gün kapanma olmasına rağmen vaksa sayısının 10 binin altına bile düşmediğine dikkat çekti.

Parlas, “Yarım – tam 35 gün kapalı kalındı. Lokanta ve restoranlar yaklaşık 35 gün hep kapalı kaldı. Yine de vaka sayısı istenilen seviyeye düşmedi. Demek ki virüsü yayan lokanta ve restoranlar değilmiş. Şimdi de benim esnafım 1 Haziran tarihine kadar yine kapanıyor. Bize neyin cezası ödetiliyor? Anlayabilmiş değilim” dedi.

Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice başkanlığında Cumhurbaşkanı ve ilgili bakanlıklarla görüşmek üzere bir komisyon oluşturulduğunu ve bu komisyonda kendisinin de bulunduğunu kaydeden Parlas, “Küçük ölçekli işletmelere vaat edilen destekler yapılmadı. Bize, yüzde 50 kapasite ile müşteri kabul edebileceğimiz söylendi. Yine paket servisine dönüldü.

Biz lokantacı ve restoran esnafının sorunlarının danışmanları ve yetkililer tarafından sayın Cumhurbaşkanımıza tam olarak iletilemediği görüşündeyiz. Bizleri kabul ettiği takdirde durumuzu kendisine arz edeceğiz” dedi.

“ESNAFI YOK SAYAN HÜKÜMET BUNUN VEBALİNİ NASIL ÖDEYECEK?”

Parlas, tepkisini şu sözlerle sürdürdü: “Esnaflarımızı, dışarıdan gelmiş göçmenlerden daha haysiyetsiz duruma düşürdüler. Esnaflarımızın babası emekli ise onların yanında oturuyor, değilse vay hallerine.

Aile diye kavram yok olup intihar olayları başladı. Esnafları yok hükmünde sayan hükümet bunun vebalini nasıl ödeyecek? Lokanta ve restoranlarda bulaş riski olmamasına rağmen günah keçisi işletmelere kesilmesi, esnafın kredi ötelemelerin faizsiz, bağ kur, sigortaların pandemi döneminde alınmaması, sesimizi duyuracak esnaf bakanlığının olması, Esnaflarımızı secimden secime ziyaret edilen değil, kaybolan itibarlarını, yok olma tehlikesi olan aile, gerçek anlamdaki beyin gücümüzü ülkemizde kalmaları için çalışmalar yapmalıyız.

 Toplumunun dini değerleri, sosyal kültürel, duygu ve (kitap okuyan, araştırma yaparak) Düşüncelerine değer verilmesi. Nasıl ki elektrik faturalarında ödenen TRT ye ödenen ücret gibi, Mücbir olaylarda kullanılacak pay olmalıdır.”

(SALİH KILINÇ/HABER)