Salih Kılınç

Salih Kılınç

Çocuklarımız ve torunlarımız öbür dünyaya cenabet gidecek

Çünkü abdest alacak bir damla su kalmayacak. Belki de öbür tarafa giderken ağzına akıtacak bir damla su bulmayacaklar.

Belki de içmek için siyanüre bulanmış suya bile razı gelecek ve siyanürlü sularla abdest almak isteyecekler.

Gelecekte siyanürlü suyu kullanmak için insanlar belki de birbirini boğazlayacak. Ancak onu da bulmayacaklar.

Kalbe giden damarları kesilen bir hastanın yaşayabileceğini hayal bile edemezsiniz değil mi?

Peki, çevreye siyanür saçmanın yasalar nezdinde cezası nedir?

Dünyanın en vahşi madencileri altın arayıcıları mı?

Gelecek nesiller susuz nasıl yaşayacak?

Murat Dağı coğrafyasına benzer bölgelerde (Bana göre dünyada benzeri yok) altın ya da başka maden aranmasına dünyanın hiçbir ülkesinde izin verilmiyor.

Çünkü su; altından çok daha kıymetli.

“Ben çocuklarıma ve torunlarıma

İçebilecekleri su bırakmak istiyorum Ya Siz?”

Aslında Murat Dağı’nda maden aranması konusunda beni uyaran ve Murat Dağı ile ilgili hiç bilmediğim bilgileri aktaran maden mühendisi bir dostum var. Murat Dağı’nın gizli kahramanı da diyebiliriz.

Maden mühendislerini mühendisten saymayan ve hepsini “Okumuş birer amele” olarak tanımlayan bu can dostum “Murat Dağı Yok Olmasın Platformu” olarak su konusunu çok iyi işlediğimizi ve işlemeye devam etmemiz gerektiğini belirterek; “Ben çocuğuma içebileceği su bırakmak istiyorum” diyerek yazımın başlığını da atmış oldu.

Dostum kesinlikle siyanür işine girmememiz için beni uyardı. Siyanürün kocaman bir aldatmaca olduğunu ve vahşi altın arama şirketlerinin ekmeğine yağ süren bir konu olduğunu belirterek siyanüre neden girmememiz gerektiğini şöyle izah etti:

“Sen bugüne kadar bu altın madenlerinde siyanürle ayrıştırma hakkında onlarca araştırma yaptın. Hiç siyanürden ölen bir insan duydun mu?”

Doğrusu gerçekten de hiç duymamıştım. Dostum siyanür konusunda dudağımı uçuklatacak bilgiler vermeye şöyle devam etti:

“Siyanürün özellikle insana zarar vermemesi için her türlü önlem alınır. Diyelim ki alınmadı. Çevreye ve insana zarar verdi. Çevre kanununa göre sadece 24 bin TL ceza öderler. Vahşi altın arayıcı şirketler bu durumu iyi bilir ve bu kadarcık cezayı seve seve öder.”

“Kalbe giden damarlar kesilirse o insan yaşar mı?

Murat Dağı’nda vahşi şekilde altın aranmasının en büyük tehlikesinin ‘suların yok olması’ olduğunu vurgulayan bu can dostum su fakiri bir ülke olduğumuzu hatırlatarak işin ne kadar korkunç olduğunu bana şöyle aktardı:

“Murat Dağında altın aranan bölgede, altın yatağı toprağın yaklaşık 480 metre derinliğinde ve bir kilometreye kadar aşağılarda aranacak.  Ağır metaller daima toprağın derinliklerinde bulunmaktadır.

Toprakta yapılacak 480 metrelik bir kazıda çıkacak milyon tonu bulacak bir milimetre ebadındaki toprağı kazı boşluğuna doldurduklarını düşünelim.

Bu topraklar, dağın yer altındaki tüm su kaynaklarının giriş ve çıkışlarını kapatacak; yer altı ve yer üstündeki su rejimleri değişecektir. Bunun sonucunda; Ege, Marmara, Akdeniz ve Orta Anadolu bölgelerinde birçok çeşme ve pınarlar kuruyacaktır.

Zaten su fakiri bir ülkeyiz.  Su olmazsa hayatın yok olur. Paran olmuş ne yazar? Murat Dağı’nda altın aranması, sadece Uşak ve Kütahya gibi iller için değil, ülkemiz için büyük bir çevre felaketine yol açar.”

Altın madenciliğinin dünyanın en vahşi madencilik türü olduğunun altını çizen can dostum, altın madencilerinin en büyük zararı da madencilik mesleğine ve mühendisliğine verdiğinden yakındı.

Dostum, “Bu yüzden hep madenciler kötüleniyor. Madenciler kötü, böyle bir şey yok. Kırma taş olmaz ise yol yapamazsın. Hızlı tren yapamazsın, ev yapamazsın.

Biz yüzeyin 30 metre altında kazı ile mermer üretiyoruz. Yer altı su kaynaklarına zarar veriyorsunuz diye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı canımıza okuyor. Adamlar Murat Dağında 480 metre kazıda yer altı sularına zarar vermiyor diye ÇED raporu alıyor.  Bu nasıl bilim? Anlayamadım anlayan varsa gelsin bana da anlatsın.

Yüzeyden 30 metre derinlikten kırma taş çıkarmanın, mermer madenciliği yapmanın hiç bir sakıncası yok. Toplumun ihtiyacı, devletin ihtiyacı, insanların ihtiyacı, bu malzemeleri ithal mi edelim?

Millet vahşi altın madenciliğine karşı çıkmıyor. Bizim madenciliğe karşı çıkıyor.”

Son olarak dünyanın hiçbir yerinde Murat Dağı gibi çok zengin bir coğrafyada hiçbir madencilik faaliyetine izin verilmediğini belirten uzman dostum, “Amerika’da altın madeni Nevada’nın uçsuz bucaksız çöllerinde ya da sömürge ülkelerinde yapılır. Yeşil ormanların ve su kaynaklarının bulunduğu alanlarda değil.

Tüm dünyada su altından bile kıymetli olduğu için artık sömürge ülkelerde de ormanın ve suyun bol olduğu bölgelerde altın dâhil hiç bir madenin aranmasına izin verilmiyor” diyerek sözlerine noktayı koydu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi