Funda Öz Akcura

Funda Öz Akcura

Çanlar Uşak İçin Çalıyor

Doğum günleri ya da yıldönümlerinde şöyle bir geriye bakar, yılların su gibi aktığına şaşar, hatta panikleriz. Evet, zaman çok hızlı geçiyor.

Ama zaman, aynı zamanda çok yavaş da geçebiliyor. Günlük rutinlerimiz o kadar sıradanlaşmış ki, çevremizde olup bitenleri ancak radikal bir değişiklik olduğunda algılayabiliyoruz.

Yaklaşık bir buçuk yıl öncesine kadar Türkiye’nin en yeşil ve su zengini şehirlerinden birinde yaşadığımızı ve çok şanslı olduğumuzu düşünürdüm. Çevre duyarlılığım yere çöp atmamaktan, atanları uyarmaktan öteye çoğu zaman geçmezdi.

DokuzSele deresinin kokusundan rahatsız oluyordum da, neden ve sonuçlarını pek düşünmüyordum örneğin. Ya da kışın kirli hava genzimi yakıp nefes aldırmazken, “bu kirli havanın kaç çocuk ya da kalp hastasının ölümü demek olduğunu” da aklımdan geçirmiyordum.

Bunları da doğaya/insana zararını düşündüğümden değil, temiz çevrede yaşamaktan dolayı önemsiyordum.

Ama Murat Dağı’nda altın madeni ruhsatı çalışmaları başladığını öğrendiğimde ve mücadele yollarını araştırmaya başladığımızda inanılmaz vahim bir tabloyla karşılaştım:

Cennet dediğimiz şehir elimizden gitmek üzereymiş meğer.

Su kaynaklarımız bitmek üzereymiş örneğin. Önlemini almazsak eğer, yakın gelecekte susuzluk kaderimiz olabilirmiş.

Dört tarafımızın gölet ve nehirlerle çevrili olduğuna bakıp “yok canım, olmaz öyle şey” diyebiliriz. Ben demiştim çünkü. Ama araştırınca şaka olmadığını çok acı şekilde öğrendim.

Ve tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan suyumuzun, aynı zamanda ne kadar kirli olduğunu da öğrendim yine. Bu kirliliğin, tarladan sofrada çocuklarımızın önüne gelen domates biberi nasıl bir zehre dönüştürdüğünü de.

Nihayetinde, solunum yolu hastalıklarında Türkiye ortalamasının çok daha üstünde öldüğümüzü öğrendiğimde şaşırma güdümü yitirmiştim artık.

Evet, zaman çok hızlı geçiyor; ama aynı zamanda zaman, eğer önlemini almazsak hayatımızın nasıl avuçlarımızdan akıp gittiğini fark ettirmeyecek kadar da yavaş geçiyor.

Bu haftadan itibaren burada sizlerle, yaşamımıza/çevremize sahip çıkmak için hem sorunları hem de çözüm yollarını birlikte arayacağız.

Temiz çevre, sağlıklı yaşam lüks değil, haktır. Ve biz de hakkımızı kendimiz alacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Funda Öz Akcura Arşivi