Salih Kılınç

Salih Kılınç

Bir münasip zamanda mesela saat 13.00 de Buluşalım eski belediye binası önünde

Dokuzsele çayı, Ulubey dereleri, Banaz çayı ve Gediz Nehri, “İmdat” diye çığlık atıyor. Çünkü bu sularımıza zehir akıyor. Şu anda herkes Marmara Denizi’ni boğan deniz salyasını hayret ve ibretle çaresizlik içerisinde izliyor.

Ama Uşak’ın suları neredeyse ölü yıkanmayacak ve abdest alınmayacak hale geldi. Neden biliyor musunuz? Suyumuza zehir karışıyor da ondan. Bu sularda hayat çoktan bitti.

Bu yıl yaşanan kuraklık yüzünden buğday başak veremedi, arpa, mercimek hayvan yemi oldu.

Uşak’ın tek su kaynağı olan Küçükler Göleti ha kurudu ha kuruyacak. Kuyularımız kurudu. Su cehennemin dibinden geliyor.

Her seçilen belediye başkanı çarpıl kentleşmeyi becerebilmek uğruna 1. sınıf tarım arazilerini yapılaşmaya açmak için canını başını yiyor. (Şu anda Uşak’a bağlanan eski köyler, İkisaray, Kuyucak, Yeşil Karaağaç, Hacıkadem mahallelerinde de galiba tarım alanları ile vedalaşmak üzereyiz. Ya da ben kıllanıyorum)

Uşak’ın sanayi ve evsel atıkları Yavu deresi yolu ile Banaz çayına akıyor. Banaz ilçesinin de aynen. Tabi köylerin de.

Gediz Nehri de aynen. Oraya da Allah rahmet eylesin. Sanayi kuruluşlarının katı atıkları desen zaten kokusundan kabak gibi ortada duruyor. Olmadı ormanların içerisine pisliklerini bırakıp gidiyorlar.

Eski yazılarımın birinde bir vatandaş, “Yazarın madenci ve sanayicilerle bir sorunu var galiba. Sürekli madencilere ve sanayicilere çatıyor” gibi bir yorumda bulunmuş.

Yoo.. Hiçbir derdim yok. Niye olsun?

Ama çevreyi kirletip doğayı öldürürse, tarım alanlarını yok ederse, soluduğum havayı zehirleyip beni ve sevdiklerimi kanser ediyorsa, kar hırsı uğruna suyumu tüketiyorsa, ağacımı kurutuyorsa, balıklarımın neslini tüketiyorsa elbette buna karşı çıkarım.

Bana, “Biz binlerce kişiye iş veriyoruz” geyiği de yapmasınlar. Modern dünyada kapitalizm meyve vermeyen ağacı keser. Binlerce işçiye ‘ekmek vermek” doğayı katletmeye, tarım üretimi yapan binlerce insanın toprağın suyunu zehirleyip aç kalmasına neden değildir.

Sanayici, madencisi doğaya ve insana saygılı bir üretim yaptıktan sonra, ne ben ne de başkası karşı çıkabilir.

Murat Dağı’nı altın madencilerinden kurtardık. Şimdi bakır, gümüş, nikel, antimuan aklınıza ne gelirse birçok ulusal şirket harıl harıl maden çıkartıyor. Yıllar önce ruhsat aldıkları için yasal olarak hiçbir şey yapamıyoruz. Canım ağaçlar bir bir kesiliyor. Tertemiz hava maden tozları ile insanların nefes alamayacağı hale geliyor. Gediz ve Menderes nehirlerinin suları tükeniyor ve zehirleniyor.

Bilge adamın sözü, aydınlıkta akan su gibidir. Ama insanoğlu her çağda, en karanlık mağaralardan fışkıran suyu içmeyi yeğlemiştir.”

                                                                         (Amin Maalouf Tanios Kayası Kitabı)

Bu yazıyı yazdığım için bilge adam olarak kendimi kastetmiyorum. Bir başka bilge adam, Germencik Çevre ve Doğa Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Metin Aydın,

Aydın Tabipler Odası Başkanıyken ömrünü çevre mücadelesine adamış bir onurlu insandan bahsediyorum. Binlerce selam olsun buradan Metin Hocama…

Dr. Metin Aydın, “Havası, suyu, toprağı ve gıdası kirlenmiş, kirliliğe bağlı olarak genetik yapısı değişime uğramış insanların kanser olmaması, ölmemesi mümkün değil” diyerek Büyük menderes havzasında yaşayan insanların bu acı sondan kaçamayacağına net bir şekilde vurgu yapıyor.

Metin Hocam araştırmasında; “2017 yılı TÜİK verilerine göre Afyon, Uşak, Denizli, Aydın illerinin hepsinde Dolaşım sistemi ve Solunum sistemi hastalıklarına bağlı nüfus başı ölümler Türkiye ortalamasından fazla arttı.. 2017 yılında Denizli hariç diğer Büyük Menderes Havzası (BMH) illerinde kansere bağlı ölümler Türkiye ortalamasından yine fazla oldu. Yine 2017 yılında tüm BMH’ı illerinde nüfus başına toplam ölüm sayısı Türkiye ortalamasından fazla meydana geldı. 2009-2017 yılları dönemine baktığımızda yine benzer sonuçlar meydana geldi. Bu dönemde BMH illerinin hepsinde Dolaşım ve Solunum sistemine bağlı ölümler ile tüm ölümler Türkiye ortalamasından fazla. Bu dönemde sadece Denizli ilinde kansere bağlı ölüm artışı Türkiye ortalamasından az iken, diğer illerin hepsinde Türkiye ortalamasından fazla” diyerek içinde bulunduğumuz tehlikeye dikkat çekiyor.

Uşak’ta soluduğumuz havanın kalitesini bile bilmiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı web sayfasına girdiğimizde Uşak sütunu 2017 yılından sonra hep boş. Neden?

Bu soruya cevap verecek valiliğinden, çevre müdürlüğünden tık yok.

Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü

Hadi öyleyse yaşam hakkımızın elinden alınması için, çocuklarımızın ve torunlarımızın temiz hava soluması ve zehir yerine billur gibi sular içmesi için:

Murat Dağı Platformu tarafından düzenlenen etkinliğe destek vermek için:

Bugün saat 13.00 de

Buluşalım eski belediye binası önünde….

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi