Hidayet KIRAN

Hidayet KIRAN

Bana cehennemi anlatmayın Ben oradan geliyorum (1)

Bundan sonra birisi bana;

  • “Deprem nedir?” diye sorarsa

Ben de ona:

  • “Deprem, cehennemin yeryüzüne çıkmış halidir” şeklinde cevap veririm.

Çünkü ben yeryüzüne çıkmış o cehennemin içerisinden geliyorum. Gözyaşı, kan, toz, burnumda hala o ceset kokusu, kocaman iki korku çiçeği gibi gözler, tüm yaşadıklarım gözlerimin önünden hiç gitmiyor.

En iyisi, olayları sizlere baştan arz edeyim Efendim. Geçen hafta 6 Şubat’ta hepimizi yasa boğan bir deprem yaşandı.  Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkez üssü olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremi duyunca, gönüllü olarak bölgeye gitmek üzere başvurdum.

Sanki içime doğmuş gibi, daha geçen ay AFAD Gönüllüsü kursunu bitirmiş, Sayın Valimizin elinden sertifikalımızı almıştık. Benim birde kısa adı TRAC olan Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti Uşak Şubesi üyeliğim var.  Amatör telsize gönül vermiş bir avuç arkadaşımla yıllardır telsiz işiyle uğraşırız.

TRAC Gönüllüsü 4 arkadaşımla birlikte deprem bölgesine gönüllü olarak başvurduk. Uşak olarak hepimizi Hatay İlimizin Samandağ ilçesine yönlendirdiler. Telsizle muhabere yapabileceğimiz tüm malzemeleri alıp kendi aracımızla yola koyulduk. Afyonkarahisar üzerinden Konya’ya ulaşmayı düşündük. Bize gelen bilgilere göre, Konya yolu karlı ve trafik yoğun şeklinde olduğu yönündeydi. Bizde bu yüzden Hatay’a Antalya üzerinden gitmeye karar verdik.

İskenderun’a kadar yolculuğumuz sırasında fazla sorun yaşamadık. Depremin etkisini tüm dehşeti ile İskenderun’dan itibaren acı bir şekilde görmeye başladık. İskenderun Limanında yanan konteynırları gökyüzüne yükselen alevler ve kapkara dumanlar içerisinde arkamızda bırakarak yolumuza devam ettik.

İskenderun – Samandağ arası aracımızla en fazla bir saatlik yol. Ancak biz araç yoğunluğundan o mesafeyi 5 saatte alabildik. Samandağ’da da tüm binalar yıkılmamıştı. Koordinasyon merkezinin yönlendirmesiyle belediyeye ait bir kültür merkezinde konumlandık. Yanımızda getirdiğimiz malzemelerle telsiz sistemimizi kurmaya başladık. Ancak antenimiz yoktu. Bizde Samandağ Belediye binasının antenini söktük ve kültür merkezine monte ederek telsiz sistemimizi haberleşmeye hazır hale getirdik.

İzninizle burada bir parantez açmak istiyorum. Gerek Türk Telekom’un sabit hatları ve diğer gsm operatörlerinin kurduğu tüm haberleşme sistemleri depremden dolayı çökmüştü. Haberleşme hiçbir şekilde sağlanamıyordu. Tabi bu durumda arama ve kurtarma organizasyonlarında büyük sıkıntılara neden oluyordu.

İşte telsiz sistemi afet anlarında devreye giriyor ve enkaz altında kalan canları çıkarırken her saniyenin bile büyük önem taşıdığı anlarda hayat kurtarıyordu.

Biz sistemi kurduk. Ben sistemin başında koordinasyonla görevliydim. TRAC Uşak Şube üyesi diğer 4 arkadaşım ellerinde telsizlerle enkazlarda arama ve kurtarma yapan ekiplerin yanındaydı.

Onlar, ekiplerin enkaz altından canlı çıkardığı bir can için ambulans istendiğinde telsizle bana iletiyor, bende koordinasyon merkezine durumu ileterek ambulansın ihtiyaç duyulduğu alana yönlendirilmesini sağlıyorduk. Deprem anında amatör telsizcilik bu kadar büyük bir önem taşıyordu.

Deprem bölgesinden izlenimlerimi anlatmaya yazımın diğer bölümünde devam edeceğim…

Biz çalışırken birden içeri girip benden sigara isteyen adam kimdi?

Samandağ ilçesinde su yokken ihtiyaçlarımızı nasıl giderebiliyorduk?

AFAD Uşak Müdürü Sayın Burak Edin’in hangi sözüne çok üzüldüm?

Normal ağırlıkta bir insanın sığamayacağı deliğe girip enkaz altında kalan canı kurtarmak isteyen Uşaklı gönüllü ne yaptı? Duyunca kulaklarınıza inanamayacaksınız.

Orada kurtarma ekiplerini zehirleyen şey neydi?

Bana çok garip gelen olay neydi?

Deprem alanında içerisinde milyonlarca Dolar ve bir o kadar altın bulunan çantalara ne oldu?

Deprem alanında ve ayrıldıktan sonra neler hissettim?

Bu soruların cevabı bir sonraki yazımda…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hidayet KIRAN Arşivi