Salih Kılınç

Salih Kılınç

Ahhh Veysel Hocam aaah!...

Bunu bakanken söylesen olmaz mıydı? Uşak susuz kalmazdı ve derelerinde musilaj yaşanmazdı

Uşak’ı en yakında bekleyen en büyük felaket; “kuraklık” yani susuzluktur. Buna paralel olarak da sellere boğulmasıdır.

Anlıyorum, “Hem kuraklık hem sel felaketi? İkisi birden nasıl oluyor?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Nasıl oluyor? İzninizle açıklayayım Efendim.

 Hani o meşhur 2023 yılı var ya “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yıldönümü” olan yıl.

O yıl Türkiye için şahlanış yılı olur mu olmaz mı? Onu büyüklerimiz bilebilir. Ben bilmem. Ama acil önlemler alınmazsa 2023 yılı Uşak için kuraklık döneminin başlangıcı olmaya adaydır.

Bu tespiti yapmak için falcı veya mühendis olmaya gerek yoktur. Biraz olayları gözlemlemek, biraz da Uşak hakkında bilgi sahibi olmak kanımca yeterlidir. Uşak 2 yıl içerisinde neden kuraklık yaşayacak? Hemen irdeleyelim.

  1. Uşak’ın şu anda içme suyunu sağlayan Murat Dağı eteklerinde bulunan Küçükler Göleti’dir. Ne yazık ki başka içme suyu kaynağımız yoktur.  Bu suyu kaynağının sahibi olan Banaz köylüleri ile paylaşmak zorundayız. Su azaldıkça bu paylaşımda sıkıntı yaratmaktadır.
  2. Banaz Bahadır Köyüne yapılmakta olan Gökkaya Barajı da devreye girerse Uşak’ın 2. İçme suyu kaynağı olacaktır. Ancak gerek Bahadır köyünde demir, bakır, nikel gibi maden arayışlarının hızlanması, gerekse bürokratik önlemler ve ödenek yokluğu gibi nedenlerden dolayı bu barajın da ne zaman devreye gireceği meçhuldür.
  3. Yağmur ve kar yağışları her geçen gün azalmaktadır. Dünyada ve ülkemizde olduğu gibi yağış rejimleri de değişmekte su birikimi azalmaktadır. Kuyu suları da her geçen gün derine çekilmekte ve kalitesi düşmektedir.
  4. Uşak Belediye Başkanı Sayın Mehmet Çakın’ın Baltalı Göleti’nden Küçükler Gölet’ine su transferi projesi de çok sağlıklı görülmemektedir. Çünkü Baltalı Köyü sakinleri sularını vermeye pek taraftar görünmemektedir.

Velhasıl, yağış rejimleri normale dönmez, yağması gereken zamanlarda yağış olmazsa, çok değil 3 yıl sonra Uşak il genelinde içme suyu bulmakta büyük bir sıkıntı yaşayacağız gibi görünüyor.

UŞAK’IN SULARINDA YAŞANAN MUSİLAJDAN DA BETER

TBMM Küresel İklim Değişikliği ve Kuraklıkla Mücadele Araştırma Komisyonu Başkanı ve eski Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, bazı fabrikaların atıklarının gece denize bıraktığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bazı sanayi kuruluşları atık su tesisini kurdu ama enerji maliyeti yüksek diye çalıştırılmıyor. Şu anda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denetimlerini arttırdı. Ama denetimler gündüz yapılıyor. Gece bütün atık sular derelere bırakılıyor.”

Eh be Hocam, Niçin bu itirafı bakanken yapmadınız? Size her Uşak’a gelişinizde Banaz çayı ve Gediz nehri kirliliğini anlatmaya çalıştık. Yetmedi. Afyon Şuhut’ta Zafer Yürüyüşü sırasında size resmen musallat oldum. Murat Dağı’nda altın çıkarılırsa ne olur? Dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Bakanlığınız süresinde pisliğini arıtmaya sokmadan Gediz ve Banaz çaylarına boşaltan sanayici ve belediyelere niçin engel olmadınız?

Marmara Denizinde yaşanan musilajın 10 katı Uşak’ta yaşanılıyor. Sularımızda salya olmasa da çok pis bir koku, arsenik civa, her türlü zehir var. Bu sulardan hala tarım yapmaya çalışan insanlar olduğunu duyuyoruz. Su değil kapkara bir sıvı akıyor. Uşak’ta tarım bitiyor, doğa ölüyor. Pislikler gündüz arıtılsa gece derelere bırakılıyor.

Erice Köyü/ Banaz Çayının Erice Köyünden geçen kısmı akan su simsiyah 

 UŞAK OLARAK KENTLEŞMEYİ VE BELEDİYECİLİĞİ ÖĞRENEMEDİK

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen diyor ki: “Şiddetli yağış ile kuraklık ikiz kardeştir. Normal bir yağışın tabi ki kuraklığa etkisi olur. Ama bir haftadır yağan hızlı, sağanak yağışların barajlara etkisi fazla değildir. Yağmur, yüzeysel yağışla akıp gidiyor. Her taraf betonlaşmış, İstanbul'da ne kadar yağmur yağarsa yağsın, katkısı çok az oluyor. Aşırı yağışın arkasından kuraklık gelir. İki senedir Türkiye'de kuraklığı yaşıyoruz. Geçiş aylarındaki yağışlar yazın azalacak. Seneye şiddetini daha da arttıracak.

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tayfun Kahraman: “Özellikle betonlaşmayla birlikte suyun toprakla buluşmasını engellediğimiz için suyun emilme kapasitesini giderek düşürüyoruz. Özellikle havza alanlarındaki yapılaşmalar, durumun vahametini ortaya koyuyor. Betonlaşma yüzünden yağıştan büyük oranda yararlanamıyoruz. Çarpık yapılaşma sadece yüzeysel suyu değil, toprak suyunu da engelliyor” diyor.

Son üç gündür illîmizde yağan aşırı yağışlar, bu iki değerli bilim insanın tezini doğruladı. Başta Hakkı Yağcı Caddesi (Ziraat Bankası aralığı), Bir Eylül Caddesi gibi birçok ana arterleri su bastı.

İsimleri önemli değil. Ancak gelen giden her belediye başkanı Uşak’ın alt yapı sorununu bir türlü çözemedi. Onu bilir onu söylerim.

Yalnız bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Yukarıda bir uzmanımız; “Betonlaşmayla birlikte suyun toprakla engellediğimiz için suyun emilme kapasitesini giderek düşürüyoruz” demişti ya.

İşte Uşak’a en güzel örneğini Bir Eylül ve Hakkı Yağcı caddelerinde yaşadık. Uşak Belediye Başkanı Sayın Mehmet Çakın, mayıs ayında 17 günlük tam kapanma döneminde merkezi caddelere asfalt attırmıştı. Şimdi bu asfalt atılan yerlerde toprak suyu emmediği için sel baskını yaşıyoruz.

Bu caddelerde alt yapı yetersiz olduğu için her yağmur yağdığında su birikirdi. Ama kaç yıldır taş döşeli olduğu için sular toprakla buluşur sel baskını olmazdı.

Demek ki; “Hadi buraya asfalt atalım, şuraya taş döşeyelim, buraya baraj yapalım, şurada kuyu açalım” deyip aklına geleni yapmakla belediyecilik ve kentleşme olmuyormuş.

Kentleşme ve çağdaş belediyecilik için derin mühendislik hesapları yapmak gerekiyor. Kerameti kendisinden menkul belediye başkanları meseleyi çözmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Kılınç Arşivi