BU KÂBUSUN TEK SUÇLUSU GARİBAN KEPÇE OPERATÖRÜ MÜ?

Uşaklılar Pazar sabahı koranavirüs salgını nedeni ile tüm yurtta olduğu gibi Uşak’ta da sokağa çıkma kısıtlaması olduğu için geç kalkıp evde Pazar keyfi yapmayı düşlemişlerdi.
BU KÂBUSUN TEK SUÇLUSU GARİBAN KEPÇE OPERATÖRÜ MÜ?

Ancak pek çoğu buz gibi bir evde uyanarak kahvaltı bile yapamadı. Çünkü doğal gaz olmadığı için ocak, fırın vs. gibi ısıtıcıları çalışmıyordu. Hiçbir kurumdan doğru dürüst bir açıklama olmadığı için d herkes telefonla ve sosyal medyadan birbirine sorarak ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.

Uşak Belediyesi sokağa çıkma yasağı olduğu bir günde Ankara Asfaltı civarında bir alt yapı çalışması yapmaya karar vermişti. Toprağa kazan kepçe operatörü yaklaşık 2 metre aşağı indiğinde kepçe darbeleri ile doğal gaz taşıyan çelik boruyu parçalamıştı. Çok şükür ki burada şans eseri büyük bir patlama olmamış ve belediye ekibinde kimsenin burnu kanamamıştı. Ancak cezasını bütün Uşak çekmeye başlamıştı.

Kepçe operatörü ne kadar bilgiliydi? Başındaki amirler nasıl bir talimat vermişti? Bunları bilemiyoruz. Ancak bir de olayın hiç gündeme gelmeyen bir boyutu daha vardı. Bunu ise ancak konu ile ilgili yetişmiş teknik elamanlar bilebilirdi.

Şekilde görüldüğü gibi doğal gaz boru hattı olan yerlerde önce hasır gibi bir sarı bant serilmesi ve daha aşağılarda  çelik boru üzerine 40 cm kalınlığında sarı kum örtülmesi gerekiyordu. Tüm dünyada doğal gaz hattı bu şekilde belirlenir ki, hattın geçtiği bölgede herhangi bir kazı yapıldığında kazıyı yapan ekipler sarı bandı ve sarı kumu gördüğü zaman kazıyı durdursun ve zarar vermesin.

Çelik borunun delindiği fotoğraf ve görüntülere baktığımızda sarı bandın ve sarı kumun olduğunu göremiyoruz.

Peki, UDAŞ çelik borunun geçtiği yerde niçin sarı kum kullanmadı? (Fotoğraf ve görüntülerde göremediğimiz için kullanmadığını düşünüyoruz)

Yoksa masraftan kaçmak için sarı kum yerine daha ucuz malzeme mi tercih etti? Sarı kum olayını alt yapı çalışması yapan belediye ekibi ve amirleri biliyor muydu? Bunlar aydınlatılması gereken konular olarak Demoklesin kılıcı gibi tepemizde duruyor.

BELEDİYE UDAŞ ORTAĞI OLURSA

Yasa gereği özel doğal gaz dağıtım şirketlerinin ortağı belediyelerdir. (Emin değilim ama yasa gereği belediyelerin şirkette yüzde 10 kadar bir payı vardır)

Yasa koyucu, belediyelerin doğal gaz şirketlerini denetlemesi için şirkete ortak yapmış. Gaz dağıtım şirketlerinin işini doğru dürüst yapması için belediyeleri ortak olmaya zorunlu kılmıştır.

Burada hemen şu soruya cevap aramamız gerektiğini düşünüyorum: “2005 yılından bu yana kadar Uşak Belediyesi UDAŞ’ın denetimi konusunda neler yapmıştır? Ben çok merak ediyorum.

Belediye başkanları ya da UDAŞ yönetiminde yer alan belediye temsilcisi artık kimlerse ‘huzur hakkı’ adı altında maaşlarını tıkır tıkır almıştır.

Uşak Belediyesi alması gereken yol kazma bedellerini bile tahsil etmekte zorlanırken belediye şirketin yaptığı işleri nasıl denetleyebilirdi ki?

LİSANSI İPTAL AŞAMASINA GELEN UDAŞ ZARARDA MI?

Geçmiş yıllarda Enerji Piyasa Denetleme Kurulu (EPDK) UDAŞ’ın lisansını az kalsın iptal ediyordu.

Bunun nedeni ise hani şu eğitimli personelin açması gereken regülatör dediğimiz düzenleyici kutular var ya şirket bir zamanlar bu kutuları her eve tek tek koymak yerine ekonomik olsun diye birkaç binaya bir adet kutu koymuştu.

EPDK, bunu gerekçe göstererek UDAŞ’ın lisansını iptal etmeye kalkmıştı. Ancak iddialara göre EPDK’nın lisans iptalini düşündüğü eksiklikleri belirleyen rapor sümen atı edildi. Araya giren politikacılar ve UDAŞ’ın kutuları her ev için tek kutu haline getirmesi ile lisans iptalinden güç bela kurtulmuştu.

UDAŞ’ın mali yapısına göz attığımızda da ilginç bir tablo ile karşılaşıyoruz. Şirketin net zararı sermayesinden fazla görülüyor.

Türk Ticaret Kanunu (TTK)’ya göre şirketin resen iflası gerekiyor. Bu kadar büyük zarar (Tabi zarar resmi kayıtlarda görülüyor. Gerçeğini bilemiyoruz)

Kağıt üstünde de olsa bu zararlara gerekli işlerin yapılmasını engelliyor mu? diye insan ister istemez düşünüyor.

Dönüyorum yine başa:  Nasıl olur da 15 yıldır hiç yaşanmayan olaylar son 3 gündür yaşanıyor?

Uşak’a böyle korkunç kabuslar yaşatmaya kimin ne hakkı var?

UDAŞ’ı denetlemesi gereken EPDK görevini yerine getirmiş mi? Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, bakkal terazilerini bile denetlerken UDAŞ’ın bilançosunu ve kullandığı malzemeyi denetlemiş mi? Tüm bu sorular, Uşak’ın yarınlarında daha güven ve huzur içerisinde yaşaması için cevap bulması gereken sorular diye düşünüyorum. Amacım kimseyi suçlamak değil.